DIŞ İŞLERİ
Sanırım 3 yıl öncesiydi. Kuzenim Bodrumdaki yazlığında yemeğe davet etmişti. Sakıncası yoksa yan komşularını da davet etmek istediklerini söyledi. Tabii ki itiraz etmedim. Ancak baş başa olmak varken hayatımda ilk kez göreceğim birisi ile yemekte birlikte olmanın çok mutlu edeceğini de kabullenemiyordum. Birlikte olduğumuz komşu yaklaşık 40 yıl diplomatlık yapmış emekli bir büyükelçi çıktı. Yemekte ve yemek sonrasında Boines Aires’te, Tokyo’da, Amsterdam’da ve dünyanın daha birçok başkentinde, dönemin başbakanları Rahmetli Süleyman Demirel, Sayın Mesut Yılmaz ve Rahmetli Bülent Ecevit ile anılarını birbiri ile bağlantılı olarak ve tam bir diplomat kıvraklığı ile anlatıyordu. Sabah olmasın istiyorduk. Ne yazık ki belli etmeden kerhen kabul ettiğimiz birlikteliğin hiç bitmesini istemiyorduk. Dolu dolu ve keyifli bir sohbetle sabahı yaptık. Kuzenim bir de kahvaltı vermek zorunda kaldı.
Neden bu hikaye?
Ülkemizin dış politikası eskiden böyle diplomatlara emanetti. Mazisi pırıl pırıl, tahsili pırıl pırıl, özel okullarda eğitim görmüş, özel yetiştirilmiş, dil bilen, ülke çıkarlarını objektif gözlüklerle görebilen, bağımsız ve tarafsız kişiler seçilirdi. Biraz daha ileri gidersek birden fazla aday olduğunda diplomat ailelerden gelenlere öncelik verilirdi. Geleneklerimiz de böyleydi siyasi iktidarların tercihleri de… İşin ilginci bu diplomatlar zamanında gittiği ülkede konsolosluğu ziyaret edemeyen bakanımız da olmamıştı, herhangi bir ülkeye sokulmayan bakanımız da olmamıştı. Son yıllarda ne lıyakata, ne tahsile, ne diplomat aileden gelme özelliğine ve hatta ne de ülkenin çıkarlarına dikkat edilmemiştir. Amerika’nın çıkarlarını her şeyden (Tabi ülkemiz çıkarlarından da) üstün tutacağına dair yemin ederek Amerikan vatandaşı olanlar bile Türk Büyükelçisi olarak atanmıştır. Bir çoğu da mevcut iktidarın eski milletvekilleridir. Böyle başa böyle tarak! ABD başkanı acaba bu politikalardan mı cesaret alarak ülkemiz için bu denli ağır, diplomasiye yakışmayan, hadsiz ve çirkin sözleri söylemektedir. Hangi şartlar altonda olursa olsun TC kimliği taşıyan herkesin devletin yanında yer alarak Trump’a haddini bildirme konusunda el ele olacağını da vurgulamadan edemeyeceğim.