HZ. HÜSEYİN (R.A) EFENDİMİZ VE KERBELA ŞEHİTLERİ FATSA’DA ANILDI

Gerçekleşen programa Fatsa Kaymakamı Bekir Atmaca, Fatsa Belediyesi Başkan Yardımcısı Bülent Yücetepe, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Gürsel Avcı, İl Genel Meclis üyeleri, Daire amirleri ve çok sayıda davetli katıldı.
Program Bolaman Merkez Camii İmam hatibi Sani Gedik’in Kuran-ı Kerim okumasıyla başladı. Daha sonra ilçe müftülüğü ilahi grubu birbirinden güzel ilahileri seslendirdiler. Program Hz. Hüseyin(R.A) efendimiz ve Kerbela Şehitleri konulu konferansın sunumuyla devam etti.
Müftü Can: “Kerbela’da yaşanan toplu katliamın, dünyanın neresinde olursa olsun, hangi mezhebe, hangi meşrebe, hangi etnik yapıya sahip olursa olsun, hangi coğrafyada bulunursa bulunsun Resûl-i Ekrem’e, ashâbına ve Ehl-i Beytine muhabbet besleyen her müminin ortak acısıdır. Kerbela.Hz.Hüseyin (r.a.) şahadetinin yıl dönümü olan Muharrem ayının 10.günü, yani aşûre geldiğinde Mümin kulların kalpleri, mahzun gönülleri hûn olup, gözleri yaşla dolar. Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının uğruna can verdikleri yol, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V ) yoludur. Zulme direnişin, haksızlığa tahammülsüzlüğün, kurulacak olan sömürü düzenine ayrımcılığa baş kaldırış, mücadelecisidir. Hz. Hüseyin’in Kerbela’ya yürüyüşü, zulme, zalime, haksızlığa ve adaletsizliğe ve İslam’dan gerçek manada nasibini alamamış zorbalara karşı bir direniştir. Ayaklar altına alınan insanlık onurunu kurtarmanın, insanlık alemine, insanca ve İslam’ca bir yaşam ortamı sağlamanın mücadelesidir. O halde Kerbelâ’yı anlamak, Kerbelâ’yı yaşamak; hakka, hakikate, hürriyete ve adalete yönelmek demektir. Bu itibarla Hz. Hüseyin’in Resûlullah (S.A.V) Efendimizin izinde; soy, sop, aşiret, asalet, makam kaygısı gütmeksizin giriştiği ve canını feda ettiği mücadelesi, hepimizim mücadelesi olmalıdır. Bizlere düşen bugün Kerbelâ’yı doğru okumak ve doğru anlamaktır. Bu hadiseden dersler ve ibretler çıkarmaktır. Kerbela hadisesi, bize gücü elinde bulunduranların imandan, ahlâktan, faziletten ve insanlıktan uzaklaştıkları zaman, güç uğruna, iktidar uğruna hiçbir değer tanımaksızın nasıl zalimleşebildiklerini, nasıl cinayet işleyebildiklerini, mevki ve makam uğruna nasıl alçalarak basitleştiklerini göstermektedirler. Kerbelâ’yı doğru anlamak için bize düşen vazifelerden biri de Kerbelâ’dan bir ayrılık-gayrılık değil, birlik ve beraberlik çıkarmaktır. Bir sevgi, bir muhabbet devşirmektir. Kerbela’yı anlamak Hasan’ca, Hüseyin’ce yaşamaktır.Yürekleri hiçbir zaman Sahra-i Kerbela’ya dönüştürmemektir. Hz. Hüseyin’in en büyük gayesi, kendisinden sonra yeni Kerbelalar yaşanmaması idi. Ne yazık ki, şehadetinin 1334. yılında İslam âleminin çeşitli bölgelerinde iktidar uğruna yeni Kerbelalar yaşanıyor, sokaklar kan seline dönüşüyor. Esmâlar, Fatımalar, Zeynepler toplu katliamlarla hunharca şehit ediliyorlar, beşikler bebe kanlarıyla, anaların göz pınarları yaşla doluyor. Tanklar, tüfekler, bombalar susmuyor. Hayatlarının baharında gençlerin, hayata yeni göz açan yavruların kimyasal silahlarla canlarına kıyılıyor. Dünya suskun, insanlık suskun. Firavunlar, nemrutlar yezitler ayakta, Müslüman avında. Kardeşlerim! Kerbelâ’nın acısını yüreğinde hisseden hiçbir Müslüman, hatta hiç bir insan dünün ve bugünün Kerbelâ şehitlerine, bu zulmü reva gören firavunlar, nemrutlar ve Yezidler gibi düşünemez, Şemirler gibi davranamaz, Zülcevşanlar gibi yaşayamaz. Ziyatlar gibi emirler yağdıramaz. Hele hele Kerbela’nın kerbu belasını bugüne asla taşıyamaz. Kardeşlerim, yaşanan yeni Kerbelaları ortadan kaldırmak için Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez Hocamızın da ifade ettiği gibi Müslümanların ortak bir dil, ortak bir kültür, ortak bir düşünce, ortak bir gönül birlikteliği geliştirmesi gerekmektedir. Akan Müslüman kanının durdurulması için dünyanın bu gidişatına son vermek gerekir. Rahmat peygamberi Hz. Muhammed Mustafa ’(S.A.V ) onun âline, ashabına salat ve selam ediyor, serdarımız Hz. Aliyyü’l-Murteza’nın şahsında bütün Ehl-i beyt-i Mustafa’yı, Hz. Haticetü’l-Kübra’yı, Hz. Fatımatu’z-Zehra’yı, Hz. Hasan’ı, Hz. Zeyneb’i, hassaten şehadetinin 1334. yılında şehitlerin serdarı, ser-çeşmesi, seyyidü’ş-şüheda Hz. Hüseyin Efendimizi, Kerbela şehitlerini ve bugüne kadar hak, hakikat, hürriyet, adalet, ahlâk, erdem ve fazilet için, izzet ve şeref için can veren bütün şühedayı rahmet, minnet, şükran, saygı ve tazimle yâd ediyorum.” Bir daha Kerbelalar yaşanmasın dilek ve temennilerimle muhterem hâzırunu saygı ile selamlıyorum” dedi.
Konuşmanın ardından ilahiler ve dualar gerçekleşti. Program aşure ikramı ile son buldu.