Görüntülenen Sayı: 2805
2807 | Yayım Tarihi: 20 Haziran 2025 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » AVRUPADA İKİ KRALİÇE ‘’HASTA ADAM’’DA BİR PEHLİVAN PADİŞAH

AVRUPADA İKİ KRALİÇE ‘’HASTA ADAM’’DA BİR PEHLİVAN PADİŞAH

Berrin NUROĞLU

Berrin NUROĞLU

gunesgazetesi.yahoo.com
Facebook'ta Paylaş

      1867  yılında  Fransa  Kralı  III. Napolyon,  Paris’te  Milletlerarası  Sanayi  Sergisi düzenlemiş  ve  bu  serginin  açılışına  Osmanlı  İmparatorluğu’nun  32. Padişahı olan Sultan  Abdülaziz’i şeref konuğu  olarak  davet  etmişti..  Bu  vesile  ile  Fransa  ve  Osmanlı  arasındaki  dostluk  kuvvetlenecek, iki devlet  arasındaki diplomatik  ilişkiler  gelişecekti…. 
      Fransa’nın   davetinin  hemen  ardından  İngiltere  Kraliçesi  Victoria da Osmanlı  Sultanını  İngiltere’ye  davet  etmişti… Bu  gelişmeler  üzerine  Avrupa’nın diğer  ülkeleri  de  Osmanlı  Sultanına  özel  davette  bulunmakta   adeta  birbirleriyle  yarıştılar…..   
                  Bu  ısrarlı  davetleri  kabul  eden  Osmanlı  Sultanının,  Avrupa  topraklarına ayak  basabilmesi için  aşması  gereken  çok  önemli  bir  durum  vardı…. Zira, Osmanlı  Sultanı  aynı  zamanda  İslam  Aleminin de  Halifesi  idi,  dolayısıyla  Darül  Harp  olarak  kabul  edilen  Avrupa  topraklarına  ayak  basamazdı,  ancak  gaza  faaliyeti  için  gidebilirdi…                                                                                                                   
    Sultanın  ayakkabılarının  altına  özel  bir  bölme  yapılıp,   içini  İstanbul  toprağı  ile  doldurarak sorunu  çözdüler…  Böylece  Sultan,   Darül  Harp   toprağına  basmamış  olacaktı....                                  
            21 Haziran 1867’de  Sultan  Abdülaziz yanında  Veliaht  Murat , Şehzade  Abdülhamid, Şehzade  İzzettin  ve  beraberinde   60  kişilik  bir  heyet  ile  Dolmabahçe  Sarayı  önünden  Sultaniye  yatı  ile  Avrupa’ya  doğru  yola  çıktı..  Sultaniye  yatını  üç  zırhlı  takip  ediyordu… Çanakkale  Boğazına  gelindiğinde  Fransa’nın  Akdeniz  filosu da  Osmanlı  heyetini karşılayıp,  eşlik  etmeye  başladı….                    İtalya  sularına  gelindiğinde;  Osmanlı  Heyetini  selamlayan  İtalyan  donanması  Corsica’ya  kadar  onlara  refakat  etti… Sultan  Abdülaziz 29  Haziran 1867  günü  Fransız  Filosu  eşliğinde Toulon  limanına  çıktı… Burada  halkın  büyük  sevgi  gösterisi  ile  karşılandı.
30  Haziran’da  tren ile  Paris’e  ulaşan Osmanlı  Sultanını,  Fransa Kralı  III. Napolyon,  Lyon Garında bizzat  karşıladı  ve  üstü  açık  bir  araba  ile  Sultanı  gezintiye  çıkardı… Fransız halkı,  asırlardır  ismini  duydukları  ve  çok  merak  ettikleri  Osmanlıların, 32. Sultanı Abdülaziz’i  görmenin vermiş olduğu heyecan  ile ‘’Yaşasın  Sultan’’  sözleri  eşliğinde, coşkulu alkışlarıyla korteje  eşlik  ettiler… 10 gün Paris ‘de  kalacak  olan   Osmanlı  Sultanı  ve  heyetine  Elize  Sarayı tahsis  edilmişti..        
Dünyada  ‘’Hasta  Adam ‘’  olarak  nitelendirilmeye  başlanan Osmanlı’nın  Sultanı, Fransa  Kraliçesi  Eugenie  ile tanıştığında,  sadece  Kraliçeyi  değil  oradaki  herkesi  kendine  hayran  bırakmıştı…. Karşılarında  çocukluğundan  beri  spor yapmış  pehlivan yapılı,  son  derece  şık  giyimli,  Batı  ve  Doğu  musikisine  hakim,  çok  iyi  resim  yapan,  bir  Osmanlı  Sultanı  vardı... Kraliçe  Osmanlı  Sultanıyla,   Fransa seyahati  boyunca  yakından  ilgilenmişti…  ( İki  yıl  sonra Fransa’nın  Kraliçesi, Süveyş  kanalının  açılışı  için  Mısır’a  giderken  İstanbul’a  uğramış  ve  burada  Sultan  Abdülaziz  tarafından  çok  iyi  ağırlanmıştı… Kendisine  yeni  yapılan  Beylerbeyi  sarayı  tahsis  edilmiş, rahat  edebilmesi  için  bütün  saray  eşrafı seferber  olmuştu… Nitekim,  Kraliçe Eugenie  bu  ziyaretten  son  derece  memnun  olarak ayrılmıştı..)
 Osmanlılar,  Paris’deki   çalışma tarihi temalı  bu  sanayi  sergisine  64  ayrı  kategoride  katılmışlardı… 52 bin  sergileyicinin  5 bini  Osmanlılardan  oluşuyordu..  Serginin  şeref konuğu  olan Sultan  Abdülaziz,  sergilenen  her  şeyi,  bilhassa  makineleri (özellikle  dikiş  makinelerini)   dikkatlice  inceliyordu…         Osmanlı  Heyeti , yumruk  atıp  güç sınanan bir  aygıtın  önünde  durduğunda, aygıtın üzerindeki  kafaya  ‘’Türk  Kafası’’  yazıldığını  gördüler… Sultan  durumu  hiç  bozuntuya  vermeyip  yanındaki  yaverine:  ‘’Dene  bakalım ‘’  dedi. Yaver,  bileklerini  sıvayıp  okkalı  bir  Osmanlı  yumruğu  indirince,  aygıt  parçalanıp  dağıldı…  Herkesin   hayret  dolu  bakışları  arasında  yaver:  ‘’Hünkarım,  buna  Türk  Kafası  diyorlar,   ancak  bu  olsa  olsa  Avrupa  Kafasıdır,  zira  Türk  Kafası  bir  yumrukta  dağılmazdı ‘’diyerek  orada  bulunan  herkesi  güldürdü....
Fransa  Kralı  III. Napolyon,  Hariciye  Nazırı Fuat  paşaya  birazda latife yaparak  ‘’Girit’i  kaça  satarsınız’’  dediğinde,  Fuat  Paşa  son  derece  sakin  bir  şekilde  ‘’Aldığımız  fiyata  Majesteleri  ‘’diye cevap  vermişti… Fransız  Kral,  elbette ki  Türklerin  Girit’i  binlerce  şehidin  kanı  bedeliyle  aldıklarını  çok iyi biliyordu… III. Napolyon,  Fuat Paşaya:  ‘’ Osmanlı  artık  çok  güçsüz durumda,  donanmanız işe  yaramaz  vaziyette,  ülkenizin bu  durumunun  farkında  mısınız ?’’ dediğinde ise  Fuat  Paşa  yine  son  derece  sakin  olarak  ‘’Majesteleri  yanılıyor, Osmanlı  sanılanın  aksine  çok  güçlüdür… Zira, siz  dışarıdan  biz  içeriden  300 yıldır yıkmaya  çalışıyoruz  ama  Osmanlı  hala  yerinde  duruyor.’’ Cevabını vermişti…..
Sultan  Abdülaziz,  Paris’te  Botanik  bahçelerini, mesire  yerlerini  gezmiş, I. Napolyon’un  mezarını  ziyaret  etmiş  ve  operaya  gitmişti…  Sultan,  Saint –Cyr  Harb  okulunu  ziyaret  edip  burada incelemelerde bulunmuş ve  11  Temmuz’da  Parislilerin kendisine  hayran  bakışları  arasında   İngiltere’ye doğru  hareket  etmişti..
               Manş  denizine  gelindiğinde  Sultan  ve  Heyetine  eşlik  eden  Fransız  Filosu  yerini  İngiliz donanmasına  bırakmıştı..  Sultanı,  doğu  limanında  Galler  Prensi  VII. Edward  bu ziyaretten çok  memnun bir  şekilde  karşılamıştı…                                                                                                                                           12 Temmuz’da  tren  ile  Londra’ya  geçen  Sultan Abdülaziz,  bu  topraklarda kendi  bestelediği  marş  ile muhteşem bir  törenle karşılanmıştı…  Buckingham  Sarayında  ikamet  eden  Osmanlı  Sultanı,  Londra Belediye  Başkanının    onuruna verdiği  davette   seyahatinin  amacını   şöyle  açıklamıştı:‘’ Yalnızca kendi  tebaam  arasında  değil, Avrupa’nın  diğer  ulusları arasında  da çağımızın şerefi  ve  insanlığın   gelişmesi   demek  olan kardeşlik  duygusunun tesisi  için buradayım .’’
Osmanlı  Sultanı,  İngiltere’de  11 gün  kalmıştı.  Seyahati   sırasında   operada  bir  oyun  izlemiş,  Walvic  tersanesini,  Londra  Kalesini ,   silah  müzesini,  bankaları,  postaneleri  gezmiş ve  Avam Kamarasının bir  toplantısına katılmış,  İngiliz  Donanmasının   tatbikatını izlemiştir.                        İngiltere  Kraliçesi  Victoria,  Sultan  Abdülaziz’e   diz  bağı  nişanı   takmış  ve  kendisine  bir  tren vagonu  hediye etmişti...( Bu  vagon  Rahmi  KOÇ  müzesinde  bulunmaktadır…)                                               
      Kraliçe,   Osmanlı  Sultanından  ve  Heyetinden  çok  etkilenmişti.. Karşılarında Batıyı  ve  medeniyetini  çok  iyi  bilen, Batının  diline,  musikisine,  resmine  hakim  Sultan  ve  veliahtlar bulunuyordu.  Kendilerine  piyano  çalan  Veliaht  Murat ,  dinleyen  herkesi  adeta  büyülemişti. İngiltere  Kraliçesi  Victoria, Veliaht  Murat  ile  yakından ilgilenmiş  beş  çayı  sohbetinde bu  genç  veliahtın, sanat  bilgisine, mükemmel  Fransızcasına, nazik tavırlı beyefendi kişiliğine adeta hayran kalmıştı. Kraliçe,  prenseslerinden  birini  Veliaht  Murat  ile evlendirmeyi çok  istemişti. Ancak,  Kraliçenin  tüm ısrarlarına  rağmen,  Sultan  Abdülaziz  bu  evliliği  münasip  görmemiş,  şiddetle  reddetmişti..
                İngiltere  ziyaretinden  sonra  Sultan,  demiryolu  ile  kuzeyden  Belçika’nın başkenti  Brüksel’e  24  Temmuz’da  ulaşmıştır. Burada  Kral  II. Leopold’un   Sultanın  onuruna  verdiği  öğlen yemeğinde  Sultan’a  hürmeten  içki  içilmemiştir.                                                                                                          Prusya Kralı  I. Wilhelm Osmanlı  Sultanını  ısrarla  Berlin’e davet  etmişti. Ancak  Sultan,  programını  değiştiremeyeceğini  söyleyince,  Kral  Wilhelm ve Kraliçe  460 km  yol  katederek  Koblenz’de  Osmanlı  Sultanını  ziyaret  etmişlerdi..  Burada  Prusya  ordusu  Osmanlı  Sultanı, için askeri  bir  manevra  düzenlemişti… Bu  durumdan  memnun olan  Sultan,  orduyu  çok  beğenmiş  ve  övmüştü… 
27 Temmuz’da  Viyana’ya  geçen  Osmanlı Sultanını,  burada Avusturya Macaristan İmparatoru Joseph karşılamıştı. Sultan Viyana’da  Ambros  Şatosunu,  Viyana Kalesini, silah  müzesini gezmiş, topçu  manevralarını izlemiş , bale  gösterisine katılmıştı… Osmanlı Sultanı, Viyana’daki heykellerden  çok  etkilenmişti. (Sultan, İstanbul’a  döndüğünde Fransa’dan  bir heykeltıraş  getirterek at üzerinde kendi heykelini yaptırtıp  sarayın bahçesine yerleşmiştir) Viyana’dan Budapeşte’ye  geçen  Sultanı,   Macarlar    eski  hükümdarlarının  torununu,   ülkelerinde görmekten  çok  mutlu  olarak,  büyük  bir  sevgi gösterisi  ile  karşılamışlardı. 
Tuna  nehrinden  yatına  binen  Sultan,  artık  Osmanlı  topraklarına  giriyordu,  önce  Vidin’e  ardından Rusçuk’a ulaşmıştı.  Burada  kendisini  bekleyen  Romanya  Prensini kabul  etmişti...         Rusçuk  Varna  arası  yapılan  tren  raylarını  denetleyen  Osmanlı  Sultanı,  Varna’ya  kadar tren ile  gitmiş,  buradan da vapur ile  7 Ağustos’ta  İstanbul’a  ulaşmıştı.
   İstanbul’da  toplar  ve  havai  fişekler eşliğinde büyük bir  tören ile  karşılanan  Sultan  Abdülaziz,  seyahatini  şu  sözleri ile  özetlemişti; ’’Ecdad  at  sırtında fütuhat  gayesi  ile  giderdi, bizler ise  şimdi  trenle,  vapurla  ancak  diplomasi  ve   siyaset  için  gidebiliyoruz…’’
                                                          

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.