SUYUMUZ – KANSER VE ÇEVRE YOLU
Son 20 yılda çevremizde, ilimizde ve ilçemizde önemli gelişmeler oldu.
Ordu ilimiz ve Fatsa’mız, bilhassa sanayi ve turizmde öne çıkmaya başladı. Tabii bunda bölgemize ve ilimize yapılan akılcı yatırımların büyük rolü var. Bunlardan en önemlisi de, 2000’li yıllarında başlanan Karadeniz sahil yolu.
Emeği geçen başta bölge milletvekillerimiz, Sn. Süleyman Demirel, Sn. Bülent Ecevit, Sn. Mesut Yılmaz, Sn. Devlet Bahçeli, Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a saygı ve minnetlerimi sunuyorum.
Bölgemizde bu gelişmelerle birlikte, 1990’lı yılların sonlarından günümüze kadar gözümüzden kaçan bir sağlık sorunumuz var. Bölgemizde artan mide ve sindirim sistemi hastalıkları, buna neden olan fındık üretiminde kullandığımız amonyum nitrat gübresi. Bölgemiz bilindiği gibi her mevsim bolca yağış almakta, fındık üretiminde kullandığımız amonyum nitrat yağmur suları ile birlikte yer altı sularına karışmakta, oradan her haneye içme ve kullanma suyu olarak evlerinin içlerine kadar girmektedir.
Bünyesi nitrata dayanamayan insanımız, eşimiz, dostumuz, mide ve sindirim sistemlerinde kanser hastası olmaktadır.
2001-2022 yıllarında bu konu gündeme gelmişti. O zamanki kaymakamımız bu konuyu bir radyo programında anlatmış, yer yerinden oynamıştı. Hatta bölgemizin en iyi suyu olarak bilinen Sazcılar Suyu içerisindeki nitrat miktarı arttığı için Sağlık Bakanlığınca kapatılmıştı.
Ne şans ki, bu olaydan 15-20 gün sonra Başken Üniversitesi bünyesinde oluşturulan 10 kişilik bir heyet ilçe Kaymakamımız ziyaret ederek, bu bölgede (Ordu, Giresun-Trabzon) mide ve bağırsak kanserini sık görülmesinin nedenini araştırmak için bölgemizdeki halkın, yeme, içme alışkanlıklarını incelemek üzere bölgemizde çalışma yapmışlardı.
Geçmiş yıllarda bu hastalıklara önemli kurbanlar verdik. Başta rahmetli eşim ve yakın dostlarım, bu konuda başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere bir çok devlet kuruşlarına önemli görevler düşüyor.
1-Fındık ekim alanlarını devletin koymuş olduğu yasal sınırdan yukarı genişlemesini önlemek.
2-İçme suyu havzalarımız fındık ekim alanlarının üstünde ve uzağında olması.
3-İçme sularımızdan sık sık numune alınarak başta nitrat olmak üzere bütün olumsuzların takip edilerek halkımız sık sık bilgilendirilmeli.
4-Başta çay olmak üzere tüm yiyecek ve içeceklerimizin organik olmasına dikkat edilmesi.
Bu konuda başta yetkililerimizi halkımız duyarlı olmaya davet ediyorum.
ÇEVRE YOLU
Karadeniz sahil yolu ilçemiz içerisinden 20 yıldır geçmektedir.
20 yılda sürekli olarak artan ve Fatsa halkını her geçen gün bunaltan trafik yoğunluğu ile karşı karşıyayız. Son 20 yılda yüzlerce insanımızı trafik canavarına kurban verdik.
Geçen gün sahilden geçen tırları saydım, 10 saniyede 12 tane tır geçti.
Karedeniz sahil yolu artık Orta Anadolu’yu Karadeniz’e bağlayan tüneller sayesinde İran, Azerbaycan, Gürcistan, Orta Asya ve Uzakdoğu’yu birbirine bağlayan bağlantı yolu oldu. İlçemizin içerisinden geçen bu yoğun trafik ilçemizde önemli ölçüde yavaş seyretmekte halkımızda trafik yoğunluğunun tüm olumsuzluklarını yaşamaktadır.
Ünye-Akkuş-Niksar yolu genişletme çalışmaları başlamış olup, bu yolun devreye girmesiyle ilçemiz içerisinden geçen Karadeniz sahil yolunun yoğunluğu bir kat daha artacak, halkımızın sahil yolunu kullanması hemen hemen imkansız hale gelecektir.
Karadeniz sahil yolunu Niksar ve Doğu Anadolu hattına bağlayan en kısa yol Kumru-Korgan-Çamiçi-Niksar yoludur. Kumru – Niksar arasındaki rakım farkı 10 metredir. Bu yol yaz – kış sağlıklı şekilde çalışacaktır. Bu yolun tamamlanması için sadece 4 km. yapılacak yol kalmıştır. Bu yolda çalışmalar durdurulmuştur. Neden?
Bu yolun açılmasında büyük çaba sarf eden eski vekilimiz Sn. Eyüp Fatsa’yı takdirle yad ediyorum. Günümüzde her milletvekili, her bürokrat Orta Anadolu ve Akdeniz hattına, kendi ili ve ilçesinden yol götürmeye kalkışmaktadır. Yapılan masraf, çekilen emek, devletin dolayısıyla milletin sırtına yüklenen büyük yüktür. Biz kimsenin yol yapmasına karşı değiliz. Ancak, kısa, ekonomik ve yaz kış sürekli çalışan yol güzergahı en akılcı, en ekonomik yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstelik bu yolun tamamlanmasına Kumru – Niksar hattında 4 km., Niksar Tokat hattında 3 km. tamamlanması gereken yol kalmışken!..
Karadeniz’i Orta Anadolu’ya ve Akdeniz’e bağlayan en kısa yol Fatsa - Kumru – Çamiçi – Niksar-Tokat - Sivas (Bedirli-Direkli) Şarkışla – Kayseri- Niğde – Mersin hattıdır. Bu hattın tamamlanması için sadece 7-8 kilometrelik yol yapımı kalmıştır. Bununla birlikte çevre yolumuzun programa alınarak bir an önce hayata geçirilmesi, ilçe ve Karadeniz halkını önemli ölçüde rahatlatacaktır. Şurası bilinmelidir ki, ne yapılırsa yapılsın, sular mecrasına akacaktır. Sn. Cumhurbaşkanımızın yeni sivil anayasa yapılması fikrine cani gönülden katılıyoruz. Haklı olarak devletin zarara uğramaması için anayasaya bir hüküm mü koymak gerekiyor? “Devlet aklını siyasi baskılarla zorlayarak devleti zarara uğratan her kim olursa olsun, bu zarar millet adına işlemi yapan ve yaptırandan müteselsil olarak tazmin edilir.”
Bu arada Çevre yolumuzun programa alınarak yapılması hususunda Belediye başkanımızın, sivil toplum kuruluşlarının, tüm siyasi parti temsilcilerinin, ilçe kanaat önderlerinin birlikte hareket ederek konuyu Sn. Cumhurbaşkanımıza bir kez daha iletmeleri için oluşturulacak bir heyetle Ankara’ya gitmeleri konuyu gündemde tutarak halkımızı sıkıntıdan kurtarmalıdırlar.
Yine son söz olarak önceki gün ilimize teşrif eden TBBM başkanı Numan Kurtulmuş bir dizi açılışlara önderlik etti. Etti ama yaptığı konuşmalarda bir kez olsun Çevre yolumuzdan bahsetmedi. Konuyu gündeme getiren de olmuş mudur diye de çok merak ediyorum.
BAYRAM
Bayram sevgidir, saygıdır, mutluluktur, sevinçtir, barıştır. Bu bayram öyle mi peki ?
“Ah!. Nerede o eski bayramlar? Ah! Nerede o eski günler? Ah! Nerede o gençlik günlerim nerede?
Bu ve buna benzer sözleri yaşlı olanlarınızdan birçok defalar duymuşsunuzdur..
Duymaya da devam edeceksiniz.
Taki siz de bir gün yaşlanıncaya kadar.
Gerçekten de, o eski günlerin, büyük bir hayıflanma gerektirecek kadar ne gibi özelliği olabilir?
Aslında bayramlar aynı bayramlar, günler de aynı günler ama insanlar aynı insanlar değiller.
Değişen; bizim özlem duyduğumuz günlere yüklediğimiz anlamlardır. Büyüklerin ellerini öpmek, bayram harçlığı almak, Şeker toplamak, topladığı şekerleri sayarak arkadaşına: “Ben, senden daha çok şeker topladım, ..” dediği günleri hatırlıyor.
Babasının, kendisine aldığı “bayramlıkları” giyebilmek için sabaha kadar sevinçten uyuyamadığı günler aklına geliyor.
Coşku, sevinç ve özlem duyguları birbirine karışıyor, eski hatıraları aklına gelince...
Eğer; bu gün, etrafımızdaki insanlara biraz olsun sevgi ve saygı içerisinde davranabiliyorsak, eş - dost ve akraba ilişkilerini hala daha sürdürebiliyorsak, işte bu; o eski günleri bizlere aktaran “büyüklerimiz” sayesindedir.
“Geçmişine ait güzel hatıraları olan insanlar, güzel düşünürler.
Sonuç olarak, dün el öpmeye giden çocuklar, bugün büyümüş, yaşlanmış ve el öptürmek için bekliyorlar.. Şunu iyi bilmemiz gerekiyor ki, bir gün herkes yaşlanacak.. Dün yapmadıklarını, bir başkasından bugün beklemek pek uygun bir hareket olmaz diye düşünenlerdenim.
Ziyaret edemediklerimizi de kutlamalarımızı son yılların modası haline gelen Facebook, Watsap üzerinden ye da telefonla irtibat kurarak yapacağız.
Tüm okurlarımın ve Fatsalı hemşehrilerimin Kurban bayramını en içten dileklerimle kutlar, bayramın huzur ve mutluluk getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.