Çocuklarını Öldüren Toplum...
Kendini övmekten ve vazgeçilmez olduğunu zannetmekten olmayan aklını da kullanamayan siyasetçiler...
Günü kurtarmak ve sadece kendi menfaatlerine göre hareket etmeye yeminli vatandaşlar...
Akşama kadar evinde oturup,kıyafet ve evlilik programlarını,akşam olunca da ne kadar gayrimeşru ilişki varsa onları anlatan bir sürü dizi izleyen cehalet içindeki kadınlarımız...
Bilgisayar ile olan tanışıklığı facebook'tan ve sosyal medyadan öteye gitmeyen eğitimsiz ve amaçsız bir sürü insan topluluğu...
Deprem olunca oturduğu binanın çürük yapıldığını,başına iş gelince de cezaların yetersiz olduğunu ancak anlayan,ama sorsan her konuyu çok iyi bilen vatandaşlarımız...
Doğduğu günden bu yana saldırgan bir ayı gibi yetiştirilen,çevre ve toplum bilincinden ve ahlaktan ziyade ben merkezli olması desteklenen sorunlu ama övgüyle bahsedilen oğullarımız...
Ortak yaşama ve başkasının hakkına bırakın saygı duymayı,bu hakkın varlığından bile bi haber eğitim veren okullarımız...
Okullarımız demişken,hiç kusura bakmasınlar sorun sadece eğitim sisteminde de değil.Eğitenler yeterli mi sizce.Etrafınızda kaç tane örnek alınacak ve öğrencileri için idol olabilmiş öğretmen var ? Kaç tanesi kendi yaptığı mesleği sevdirebildi öğrencisine ?koca ilçede 5'i geçmez bu sayı.Oturduğunuz yerden benim gibi sisteme atıp tutmak kolay...
Sporla gelişmesini beklediğimiz gençler,hafta sonu oynanan 3. sınıf futbolla sadece renklere ve bölgelere ayrılıyorlar.Gelişim ve sağlık amaçlanırken,kavga ve kargaşa körükleniyor sadece.Çünkü koskoca ülkenin spordan tek anladığı futbol maçı izlemekten ibaret.O yüzden müsabakalara renkli bakıyoruz...
Sporda bile barışı sağlayamamış bir toplumdan,sanatta-siyasette-eğitimde-kültürde ve hatta dinde dahi bir uzlaşı görmeyi beklemek hayalden öte şeyler değil mi.Bizi millet olarak sadece büyük öfke patlamaları birleştiriyor.Bombalar bile yapamıyor bunu...
Her yıl çıkan kısmi de olsa "af" ile asla ve asla terbiye edilemeyen ve ıslah edilmemiş bir sürü sabıkalı aramızda dolaşıyor.Aynı fırından ekmek alırken,aynı sitede kapıya çöp bırakırken,aracınızı park ederken veya dolmuş ve taksiye binerken kimsenin alnında yazmıyor "katil-sapık-dolandırıcı" diye.Görünürde herkes insan...
Bunu tespit etmek veya tahmin ederek korunmaya çalışmak tamamen kişisel becerilerinize kalıyor.Yanınızda ya biber gazı taşıyorsunuz,ya da Aile Bakanının da dediği gibi çığlık atarak kurtulmaya çalışıyorsunuz.Yanlış okumadınız,Aile Bakanı kız çocuklarına küçük yaşta çığlık atmayı öğretin diye beyanat verdi.Bu ülkede kesinlikle bir tecavüze maruz kalabilirsiniz,o yüzden çığlık atmasını öğrensin çocuğunuz demek istiyor.1999 depreminden sonra da İstanbulda bazı semtlerde evlere düdük dağıtmışlardı.Göçük altında kalırsanız öttürürsünüz ve yerinizi buluruz diye.Şaka değil...
Sadece Mersin'de ki pislik değil,toplum o kadar yozlaştı ki.Tv dizilerinde can verdiğimiz karakterlere bakın.Başroldeki kadın iki erkek kardeşten biriyle evli,diğerinden çocuğu var.Aynı zamanda kayınpederine aşık,hatta komşu ile de flört ediyor.Milyonların evine giren bu hikayeler farkında değilsiniz ama toplumu da bir seviyeye getiriyor.Hangi seviyede olduğumuzu gazetelerin 3.sayfasından anlarsınız...
Bakın eski filmlere böyle bir ilişki var mı.Namussuzluğa prim verildiğini hangi eski Türk filminde izlediniz.Bugün buna hep beraber prim verdik ve hala da vermeye devam ediyoruz.Ama aynı zamanda da idamdan ve hadım'dan bahsediyoruz.Evimizdeki camlı ekrandan çoluk çocuğumuza ne kadar gayrimeşru ilişki varsa izletiyor,ahlaken yozlaşmasını sağlıyor,başka bir dizide de inek keser gibi adam kesilmesine tanıklık ettiriyoruz...
Velhasıl kelam;bu sefer sapık Mersin de kendini gösterdi ama,söylediklerimi bir daha okuyarak etrafınıza bir bakın.Bir sürü manyak göreceksiniz.Kimse yoksa bile,aynaya bakın mutlaka çıkacaktır karşınıza.Sapık ve katil olarak yetişmesine vesile olduğumuz ayı,gün geldi ve fırsat buldu bir yavru ceylanı aldı aramızdan.Şimdi herkes timsah gözyaşı döküyor o kadar...