Görüntülenen Sayı: 2218
2800 | Yayım Tarihi: 10 Ocak 2014 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Medine Sözleşmesi

Medine Sözleşmesi


Facebook'ta Paylaş

  Medine   Sözleşmesi   ve   insan   Hakları   Evrensel   Beyannamesinin Karşılaştır ması

Medine   Sözleşmesi   ve   İnsan   Hakları   Evrensel  Beyannamelerinin   ortaya   çıkışlarında   çok   ciddi   sosyolojik    ve   psikolojik   zeminleri   vardır. 622    yılında   İslam    medeniyetinin     kuruluşundaki    zeminle   1948’de  Avrupa’daki  sosyolojik  zemin   arasında    önemli   benzerlikler   göze   çarpmaktadır. Batının   1948   yılında   geldiği   noktaya   İslam   medeniyeti    1326    sene   önce   gelmiştir   diyebiliriz.  Her   iki   sözleşmede  de   birey   hukuku,  kültürlerin   hukuku. Devlet   hukuku   arasında   denge   kurulmaya  çalışılmış. Birey, kültür   grupları   ve   devlet   yönetimi   hakkındaki   sınırlar   çizilmiştir.Bu  tür   sözleşmelerde   toplumsal  empatinin    ve   birlikte   yaşamanın   bilinci   görülmektedir.  
Kültürel  birliktelikler   olmazsa  toplum   birlikte  yaşamayı  başaramaz. İnsanlar   birbirleriyle    sürekli kavga   eden, savaşan, öldüren   toplumlar  haline  gelirler. Bununla   ilgili  psikososyal   deney  yapılmıştır. Bir   adaya   50   tane   ergenlik   öncesi   gençler   koyulur.  Bir   başka   adaya  da  yine  50  tane  aynı   yaşlarda   gençler   yerleştirilir. Her   iki   adadakilere   de   üçer  aylık   süre  tanınır. Birinci   adadakilere, 3   ay   boyunca  serbest   oldukları   ve   kendi     tecrübelerini   yazmaları   istenir. Buradakilere   hiçbir   sınır   konmaz. Hiçbir   amaç   belirlenmemiştir. Aralarında   bir   sözleşme   yapılmadan  bırakılmışlardır. İkinci   adadakilerle   küçük   bir   sözleşme   yapılır. Bir   amaç    belirlenir. Bu   amaca   göre   bir   ateş   yakılır. Sönmeden   devamlı    yakılı   tutulması   istenir. O   ateşin   yakılmasıyla   ilgili   prensipler   verilir.  3   aylık   sürenin   sonunda   raporlara   bakıldığında. Amacı   ve   sözleşmesi  olan   ikinci   odadaki   gençlerde. Kavgaların   ve   tartışmaların   daha  az   olduğu   Birlikte   yaşamayı   daha   iyi   başardıkları   görülür. Birinci   adadaki   gençlerde   ise   sözleşme   olmadığı.  Keyfi   bırakıldıkları   için  aralarında   kavga, tartışma   ve  olayların   çok   fazla   yaşandığı   gözlemlenir.  Bu   deney, insanların   birlikte   yaşama   konusunda. Kendiliğinden    bunu   oluşturamadıklarını. İnsanlara   bunun   sunulmasının   önemli   olduğunu   ortaya   çıkarmaktadır. İslam   dünyası   dışındaki  Toplumların  ancak   1948    yılında   İnsan  Hakları  Evrensel  Beyannamesi    oluşturabilmesi. Ayrıca bu   beyannamede   Medine   sözleşmesinin  izlerinin   görülmesi. İnsanlığın  bu  tür   sözleşmelere   vahiyle   ulaşabildiğini   göstermektedir.İnsanlık   Medine   sözleşmesi   gibi  bir   anlaşmayı  kendi   kendine   yapamamıştır. Tek  Allah(c.c.) lı   dinlerin   ortaya   çıkmasıyla   birlikte  gelen   vahiyler, kitaplar, suhuflar   vardır. Bu   belgelerle  yapılan   sözleşmeler  mevcuttur   ama.İnsanların   hepsini  birleştirebilecek   bir   sözleşme  noktasına  İslam   medeniyetinin   başlangıç   döneminde  ulaşılmıştır. Medine   sözleşmesi,  insanlığın  zihinsel  olarak   o   seviyeye   geldiğini.   Fakat   insanlığın  olgunlaşmasının   çok   öncesinde   olması. Bir   vahiy   sözleşmesi    olduğunu   gösterir. İnsanlık   kendi  olgunluğunu    kısmi    olarak   1948   yılında   insan   hakları  beyannamesi   ile   göstermiştir. Bu   nedenle   Medine   sözleşmesine   medeniyet   öncesi  sözleşmede    denilebilir.
Medine   sözleşmesi   bireyi   tanımlıyor
Medine   sözleşmesinin   toplumsal   empati (kendisi   gibi   olumlu   görmek ) açısından  önemli   unsurlarından    biri. Toplumun   bağlılık   duygusuna   vurgu   yapmasıdır.Bireyin  toplumla  bağını   tanımlamakta.İnsanın   yaşadığı  toplumdaki   sınırlarını  belirlemektedir.Kişinin, toplumun   ve   devletin   hukuku   arasındaki   sınırları   belirler. Sosyal  faaliyetlere   iştirakle   ilgili   yine   sınırlamalar   yapılır.Medine   sözleşmesi   bireyin   yatay   ilişkilerinin  hukukunu    geniş   biçimde  tanımlarken, İHEB   ise   bireyin   devletle   olan   ilişkisini   tanzim   etmede    daha  ileri   seviyededir. 
İnanç   özgürlüğü   Getiriyor
Medine   sözleşmesi, Yahudi   gibi   diğer   dini   gelenekte   olanları   da. Vatandaş   olarak   kabul   etmekte   ve   inanç  özgürlüğü   getirmektedir. Ortaçağ’da   İspanya’da  engizisyon   mahkemeleri   zorla   Katolikleştirirken, kendi dininden   olmayanları yok   ederken   Medine   sözleşmesinde   başka   dinden   olanları   da   İslam   devletinin   vatandaşı   olarak   kabul   edildiğini   gösteren   maddeler   içermektedir.O   tarihte    başka   dinlerden   olanlara    özgürlük   tanıması   konusunda.  Yazılı   teminat   verilmesi. Hatta   bunu  güçlüyken    yapabilmesi   sözleşmenin   çok   öngörülü  olduğunu göstermektedir. ( Avrupa   insanlık   dersini  Medine   sözleşmesinden    almıştır. İslam   dini   aşağılık   duygusunu  reddeder. Anlamayanlar  varsa   uyansın.)
                                                   -Devamı  Haftaya-
Kaynakça: Prof.Dr. Nevzat   TARHAN     

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.