Usta Kalem Gazeteci Yazar İsmail Saymaz, Fatsa’ya geldi.

Saymaz, Bolaman’da CHP İlçe Teşkilat Üyelerinin katılımıyla gerçekleşen kahvaltıda, basın mensuplarının sorularını içtenlikle yanıtlayarak, gündeme ilişkin konular hakkında açıklamalarda bulundu. Ülke genelinde ve özellikle metropol şehirlerde gerçekleşen terör olaylarına değinen Saymaz, “IŞID’İ, PKK’yı ve diğerlerini yapmış oldukları terör eylemleriyle ayrı ayrı değerlendiriyorum. Ama hepsinin üst üste gelmesinin özel bir anlamı var. IŞID açısından baktığımızda IŞID 2015’in ortalarına kadar Türkiye’de herhangi bir yerde terör eylemi gerçekleştirmedi. O tarihten bu yana Türkiye, IŞID’i aktif olarak hasım kabul etti ve Suriye’de ona karşı cephe almaya başladı” dedi.
Suriye’de Türkiye’nin aktif rol alması, IŞID’ın artık Türkiye’yi bir savaş alanı olarak kabul etmesine yol aştı. Bütün olarak Türkiye’yi bir savaş alanı olarak görmesine neden oldu. Özellikle IŞID mehdiyet inancı gereği zaten Suriye’de kendi istediği ülkeyi kurabilseydi, yürüyeceği ülke Türkiye’ydi. Konstantinie diye bir dergileri var. IŞID’ın mehdiliği ilan etmesi için İstanbul’u alması gerekiyor ve arzusu bu yönde. IŞID’ın Türkiye’de eylem yapmasının nedeni Türkiye’nin IŞID’i düşman olarak kabul etmesidir. Bunu kabul etmek gerekir. 2013’ün sonu 2014’ün başı itibariyle bu başlamış oldu.
PKK açısından başka bir süreç başladı. 2015’e kadar bir çözüm süreci vardı. Fakat PKK çözüm sürecini daha doğrusu 7 Haziran’da HDP’nin aldığı oyu kendinin saydı. Kendi gücünün kaynağı saydı. Öbür taraftan da hükümet de çözüm sürecini HDP’nin aldığı oy nedeniyle, ‘Ben yoksam, çözüm süreci de yok’ diyerek, askıya aldı. Bu ikisi tarihsel tesadüf de diyebiliriz, aynı döneme denk geldiler. Buna ek olarak da FETÖ’nün gerçekleştirmiş olduğu 15 Temmuz darbe meselesini katıyoruz.
Bunu büyük bir terör eylemi olarak kabul ediyoruz. Bu üçünün biri terör eylemine başlaması diğerinin terör eylemine devam ediyor olması şöyle bir intiba bırakıyor, yalan yok: ‘Birden çok yasa dışı örgütün ve arkalarında varsa eğer birden çok küresel gücün Türkiye’yi yönetilemez, yaşanamaz ve sürdürülemez bir ülke haline’ getirmesinin bir kanıtı olarak saymak mümkündür. Ama burada Türkiye’nin özelikle son 5-6 yıldır yanlış uyguladığı politikalarını da saymak gerekir. Bu durumu Türkiye’nin terör öğütlerinin bulunduğu alanlarda yürütmüş olduğu yanlış politikaların yansıması olarak kabul etmek gerekir. Bu ikisi bir aradadır.
Örneğin PKK ile girilen çözüm sürecinin üç yıllık bilançosu, bu örgütün bütün şehirlere bomba yığmasına yol açtı. Bugüne gelişinde gözümüzün önünde gerçekleşen büyük bir sebeptir. IŞID meselesi açısından ise, sadece ‘IŞID’ diyemem, Suriye’deki Esad’a karşı savaşan silahlı güçlere karşı maalesef Türkiye’de bir sempati vardı. Yani, ‘Esad’ın yıkılması, Suriye’de Cuma Namazının kılınması’ gibi hayaller, ‘Yeni Osmanlının mirasçısı biziz ve Arap dünyasını şekillendireceğiz’ şeklindeki hayaller, oradaki silahlı güçlere sempati ile bakılmasına yol açtı.
Bir gün onların Türkiye’ye dönüp, Türkiye’yi de bir hak meydanı olarak göreceklerini bu yaklaşım görmezden getirdi. Bu yaklaşımın neticesinde bizler bugünleri yaşıyoruz. Dolayısıyla FETÖ meselesine gelince, FETÖ aslında buna benzer bir sebeple oluştu. Türkiye’nin laik dinamiklerinin sarsılması ve Adalet, Kalkınma Partisi’nin Gülen Cemaatiyle kurduğu yasa dışı ittifakın bedelini ödemekteyiz. Bugün yaşadıklarımız, hükümetin Suriye’de, Güneydoğu’da ve devleti yönetirken, geliştirdiği politikaların ağır sonucudur” ifadelerini kullandı.
Terör Örgütünün Karadeniz’de barınamamasına değinen Saymaz, “Karadeniz’e PKK’nın çıkma süreci 1990 yıllarından beri zaman zaman deneği bir yöntemdir. Bazen kendi adıyla bazense ittifak kurduğu sözde sol gruplarla beraber Karadeniz’e çıkarak, eylemler yapmaya çalışıyordu. Bazen Tokat’ta, bazen Samsun’da oluyordur. Bazense Ordu’nun Mesudiye ilçesine geliyor ve burada eylem yapıyordu. Nitekim geçen yıllarda Ordu-Mesudiye’de, Giresun’da, Trabzon’da ve Artvin’de bu tip saldırılar meydana geldi. PKK, Ordu’da, Giresun’da, Trabzon’da yani Karadeniz’de lojistik destek bulmaz. Yani bu mümkün değil. Burada sadece dikkati Karadeniz’e çekmek dışında başka işlevi olmaz. Karadeniz’de yani öyle silahla PKK’lı yakalansa polise veya askere gerek kalmadan vatandaş kendi kendine güvenliğini alır” cümlelerine yer verdi.