SADECE BİR CADDE ADI DEĞİLDİR İSTİKLAL
Ona “haydi savaşa dediler.
Başkaca bir şey demediler.
Vurulup düştü ilk çatışmadaGöğsünde bir oyuk, üç delik alnında
“Ey bu topraklar için toprağa düşen
Bir karış toprağın var mıydı yaşarken? der Ataol Behramoğlu.
Yaşarken bir karış toprak sahibi olmayan ama aynı bir karış toprak uğruna tertemiz alnından vurulmuş yerde yatanları, bir hilal uğruna Ya Rab deyip batan güneşleri anlatır o besbelli.
İşte o güneşlerden biri de henüz 8 yaşında annesini kaybeder. Babası 70. Alay Komutanı Hafız Halit Bey ‘dir. Küçük Nezahat ‘ in kaderi bu noktada Reşat Nuri Güntekin ‘in Çalıkuşu Feride’ sinden ayrılır. Çünkü asker olan babası, Feride‘nin kaderinin aksine onu kimselere emanet etmez edemez. Nezahat ‘i alır yanında cepheye götürür. O sıralarda Çanakkale Savaşı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Küçük yaşta çocukluğundan istifa eden Nezahat oyun çağıyla vedalaşıp asker ağabeyleri ve amcaları ile birlikte talimlere katılır. 10 yaşında ata binmeyi öğrenir. 12 yaşında Nezahat Onbaşı‘dır artık. Ömrü boyunca sayısız çatışmaya katılır. Kendisine ait 80 değişik silahı olur. Cephede yüzden fazla düşman askeri öldürür. İstiklal Madalyası verilmesi için ilk teklif onun için yapılır. Milyonlarca fedakâr kahramandan sadece biridir Onbaşı Nezahat.
Nezahat Onbaşı bir yana bugün aynı kanla alınan aynı vatan toprağının kumaş ölçer gibi arşın arşın sanki karaborsada bedava kelepir memleket bulmuşçasına haraç mezat fersah fersah satıldığını düşününce, insan şehidinden, gazisinden, bir karış toprak uğruna göğsünü düşmana siper edeninden utanmaktadır. İnsan, Onbaşı Nezahat ‘ten, Kara Fatma ‘dan, Tayyar Rahmiye ‘ den , 275 kiloluk mermiyi insanüstü güçle sırtlanan Seyit Onbaşı ‘dan, İzmir ‘de ilk kurşunu atan Hasan Tahsin ‘ den , bebeğinin battaniyesini top mermisine sarıp cepheye taşıyan anadan, tümü şehit olup Alay Bayrağını yere düşürmemek uğruna son şehidinin Türk bayrağını ağaca taktığı 57.Alay‘dan, Yunanlılar Bursa ‘ ya girip de Osman Gazi ‘nin türbesinin başında “hey Koca Osman yattığın yerden kalk, kalk da torunlarının ahvalini gör” deyip bir de utanmadan hatıra fotoğrafı çektiren Yunan Ordusu ‘ nun üzerine yürüyüp tümü aynı çatışmada şehit olan ve o yıl mezun veremeyen Kayseri Sultaniyesi Mektebi son sınıf öğrencilerinden, Tokat ve bilumum hemen hemen her şehirden cepheye yollanan 15 ‘lik daha ağzı süt kokan çocuklardan, Çanakkale‘de yatan kefensiz şehidinden , her kandilde ruhlarına dualar ettiğimiz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarından utanmaktadır.
Lakin üreterek değil de kanla alınmışı satarak kalkınmayı amaç edinmiş dünyadaki tek ülkedir onların torunlarınınki. İşte o an göğsünde bir oyuk, alnında da üç delik şehidi, insana yattığı yerden şüphesiz seslenir ve der ki:
“Bir yıldız var kanından yadigâr, bir de hilal
Unuttun mu çocuk? Sadece bir cadde adı değildir İstiklal” ..