SEÇİMLER YİNE YİNE YENİDEN
Nasıl bir filmin içine düştük bilmiyorum. Hayatımızın son 5 senesinde seçimlerden başımızı kaldıramaz olduk. Biri bitip diğeri başlıyor. Harcanan paralara mı, zamana mı yansa insan; yoksa ülkenin içinde bulunduğu koşullarda tüm enerjisini halkın huzur ve mutluluğu için harcaması ve çözüm üretmesi gereken siyasilerin tüm enerjisini hep seçilmeye harcamasına mı?
Öyle ya, insan niye seçilir. Çözüm üretmek, ülke gerçekleri ve imkanları dahilinde geleceğimizi güvence altına almak, bugünün iş, aş, sağlık, güvenlik, çevre sorunlarına çözüm bulmak için değil mi? İşsizlik oranı %26’larda iken, dolar almış başını gidiyorken, enflasyon olmadığı kadar yüksekken, normal gelirli insanların ay sonunu borçsuz harçsız getirmesi hayalken, bir çok işletme kapısına kilit vurmuşken, dış borç, banka faizleri, habire yükselirken, insanlar iki kilo ucuz sebze, et alacağız diye kuyruklarda heba olurken, insanların bırakın tatili, gezmeyi, eğlenmeyi düşünmeyi, yarın ne yiyeceğini kara kara düşünürken, bir de üstüne üstlük, şiddetin alası, terörün en belalısı, gencecik fidanlarımıza bir bir kıyarken; seçilenlerin tek derdi yeniden yeniden seçilmek.
Meclis tatil ediliyor, Ankara’da olması gereken vekiller İstanbul’a karargah kuruyor, Cumhurun başı ‘ vatandaşım benden seçim yenilensin’ dedi deyip, İstanbul’a yerleşiyor.
Koca koca adamlar el ele verip, aklımızla fikrimizle dalga geçip, son 6 ayı seçimle ve istedikleri olmayınca da yeniden seçimle heba ediyor. Belediye seçimleri için Aralık 2018 de çalışmaya başlandığını varsayarsak, bugüne kadar bitiremediğimiz ve şimdi de iptal edilen bir İstanbul seçimi süreciyle karşı karşıya kaldık. Peki seçim neden iptal edildi bilen var mı, mantıklı ve hukuki bir açıklaması var mı? Ülkenin tüm Baroları hukuku temsil eden insanları, bu iptal asla ve asla hukuka uygun değil diyor. Ortak açıklamalar yapıyor. Daha önce YSK’nın aldığı her karar bunun tam tersi idi diyor, sandık kurulu Başkanlarını zaten YSK atadı ve eğer bir hukuksuzluk varsa bundan önce yapılan Referandum, Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aynı sandık kuruları olduğundan; bu seçimlerin de geçersiz olması gerekiyor diyor. Aynı sandık kurulunun ilçede, belediye meclisinde, muhtarlık seçiminde verdiği kararlar iptal edilemezken, sırf Büyükşehir seçiminin iptali mümkün değildir, diyor. Tüm bunlar hukuku, demokrasiyi, seçim güvenliğini tehlikeye atar ve insanların bundan sonra yapılacak seçimlere ve bundan önce yapılmış seçimlere güvenini tamamen zedeler diyor. Fakat heyhat, kimse duymuyor, görmüyor, dinlemiyor.
Yine duvar olmuş seçilenler, yine duvar olmuş yüksek hakimler, yine duvar olmuş bir medya birliği aynı sözleri tekrarlayıp duruyor. 10 yıl boyunca ÖSYM’nin yaptığı sınavların hatalı ve taraflı olduğu söylenirken, Ergenekon ve Balyoz’un aslında bir düzmece yargılama sistemi olduğu söylenirken, sahta deliller ile hukuku yanıltıyorlar, sahte belgelerle devlet sırlarını ele geçiriyorlar derken duvar olanlar şimdi de duvar olup herşeye ve herkese kapılarını kapatıyorlar. Sadece bir seçimi değil, hukuku iptal ediyorlar. Aslında ‘Herkes biliyor geminin su aldığını, herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini, herkes biliyor zarların hileli olduğunu..’