PAKET VE AF
Mesleğimin ilk yılları idi. Bir hemşerim İstanbul, Bahçelievler’de bir daire almaya kalkışmış hukuki açıdan bilgi istiyordu. Emsallerine göre ucuz olan dairenin müstakil tapusunun olmadığını, bodrum kattaki sığınağın daireye çevrildiğini, üst katlardaki dairelerden birisinden hisse verileceğini, AF çıkınca da kendi dairesinin müstakil tapusunu alacağını, bunun mümkün olup olmadığını soruyordu. Kendisine: ‘’ Mümkün olabileceğini, ancak af ne zaman çıktı? Benim haberim mi yok?’’ diye sordum. Bana: ‘’Ben bu günüme bakarım. Ucuz bulmuşum alırım. Şu an için ortalıkta bir af durumu yok. Ancak bu ülkede mutlaka bir af çıkarırlar. Benim yaptığım yanıma kâr kalır!’’ diye cevap vermişti. Kırk yıl önce insanlarımızın fikri bu yoldaydı. Kırk yıldan bu yana değişen hiçbir şey olmamış. Ülkemizde yapanın yaptığı kötülük yanına kâr kalıyor. İyi ile kötü hep aynı kefeye konuluyor. Yasalara saygı gösteren ile yasaları hiçe sayan arasında çıkacak olan af yasasına kadar geçen zaman kaybından başka bir şey olmuyor. Yasalara saygılı olanlar aptal, salak, enayi gibi sıfatlarla vasıflandırılırken yaslara uymayanlara uyanık, açıkgöz gibi üstün vasıflar veriliyor. İnanın bu dünya görüşleri benim vücut kimyamı bozuyor. Midemi bulandırıyor. Her af söylentisinden sonra bilgisayarın başına geçtiğimde başka bir konuyu yazamıyorum.
Son çıkacak yargı paketi ile birlikte binlerce tecavüzcünün, hırsızın, katilin, magandanın, dolandırıcının, eşine işkence yapan insanlıktan nasibini almamış yaratıkların sokağa salınacağını ibretle, nefretle izliyoruz. Daha yeni tanık olduğumuz bir olaydaki gibi görevini yapan fidan gibi gencecik bir polis memuru çocuğumuzu yasadışı işine engel oluyor diye acımasızca şehit eden binlerce katilin aramızda dolaşması bana çok ağır geliyor. Bir marifetmiş gibi gerdan kıvırarak televizyon karşısında binlerce kişiyi hürriyetine kavuşturacağız yolunda yapılan açıklamalar içimi acıtıyor. Karısını (5) yaşında çocuğunun gözleri önünde 36 yerinden bıçaklayarak katleden bir katilin cezaevinden çıkıp bir başka kadının öldürülmesine fırsat yaratılması empati kültüründen çok uzakta olduğumuzu göstermiyor mu? Acaba o öldürülen günahsız kadının yakınlarını hiç düşünmüyor muyuz?
Şimdi diyorlar ki: ‘’Biz tecavüzcüleri, katilleri, fetöcüleri vs.’’ ayıracağız. ‘’Onları bu yasadan yararlandırmayacağız. Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor.’’ Hukukçu olmayanlar bu beyanı alkışlıyorlar. Hatta; ‘’Devlet ne yapsın? Eş katillerini ayırıyorlar. Barışın gelmesi için bu kadarı yapılmalı.’’ Diye hak verip, alkışlıyorlar. Bilmiyorlar ki Anayasamızın 10. Maddesi var. Anayasamızın 10. Maddesine göre herkes yasalar önünde eşittir. Katilleri eş katili, sıradan insan katili diye ayırım yapamazsınız, birini af ediyorsanız diğerini de af etmek zorundasınız diyor. Bunun aksine yapılan ayırımcı af yasalar sonradan Anayasa Mahkemesinin kararları ile iptal edilmiş, aftan yararlandırılmayanlar da af kapsamına alınmıştır. Bu durum böyle bir af yasası hazırlayanlar tarafından da bilinmekte, ancak gaz almak için bilinmiyor ayağına yatılmaktadır. Gerçi bu sefer küçük bir ayrıntıyı belirtmek isterim. Bunlar Anayasa Mahkemesi 10. Maddenin uygulanması yönünde herkesi yararlandıracak bir karar verse de uymayabilirler. Çünkü bu iktidar zamanında Anayasa Mahkemesi ve A.İ.H.M kararlarına uyma zorunluğu kalmamıştır.


