ÇARPIK HUKUK DÜZENİMİZ
Ana muhalefet partisi genel başkanı Sayın Özgür Özel’e yapılan saldırı sonuçlandı. Evlat katili suçluya verilen ceza sanıyorum vicdanlı AKP lileri dahi tatmin etmedi. Çevremde muhatap olduğum hemen herkes cezayı veren yargıca fatura kesmeye çalışıyor. Verilen ceza kamuoyunu tatmin etmiyor. Doğrudur. Ancak bunun faturasını hiç tanımadığım, siyasi bir yanı olup olmadığını, felsefi düşüncesini bilmediğim bir yargıca kesilmesini de doğru bulmuyorum. Çünkü çarpıklık bizim yasalarımızdan kaynaklanıyor. Olayın detaylı araştırılmaması, azmettiricilerin olup olmadığının soruşturulmaması bir eksikliktir. Ancak bu konudaki eksik inceleme soruşturma aşamasında, kolluk ve savcılık döneminde yapılmamıştır.
Cezaların amacı kin almak, intikam gerçekleştirmek değildir. Cezaların amacı suç işleyenleri uslandırmak, bir daha suç işlememeleri için suça eğilimi olanları eğitmektir. Ancak bizim çarpık yaslarımız maalesef bu amaca çok uzak kalmaktadır. Şimdi düşünebiliyor musunuz bir meczup ülkenin son kamuoyu araştırmalarından açık ara birinci partisi olan bir partinin genel başkanına yumruk atıyor ve yaklaşık 5 ay yattıktan sonra elini kolunu sallaya sallaya sokaklarda dolaşabiliyor.( Ki tutukluluk olmasa bu kadar da yatmayabilirdi.) Şimdi soruyorum: Siz bu yaptırımla mı suçluyu caydıracaksınız? Siz bu yaptırımla mı suçluyu eğiteceksiniz?
Bir başka çarpıklık: Yine ana muhalefet partisi genel başkanı olan Sayın Kemal Kılıçtaroğlu 2014 yılında TBMM sinde saldırıya uğramıştı, saldırganın cezaevine girdiğini ben hatırlamıyorum. Aynı şekilde yine ana muhalefet partisinin genel başkanı olduğu 2019 yılında Ankara Çubuk’ta inek hırsızlığından sabıkası olan bir kişinin saldırısına uğrayan Kılıçtaroğlu’na saldıran kişi aldığı cezanın karşılığını yatmamıştır. Sayın Özgür Özel’e saldıran evlat katili ise hiç değilse 5ay kadar tutuklu kalmıştır. Şimdi size soruyorum: İkisi de ana muhalefet genel başkanı, ikisi de saldırıya uğramış, iki sonuç arasında farkı görebiliyor musunuz?
Hukukumuzdaki bu çarpıklıklar sadece bu iktidarın meyvesi değildir. 1926 yılında İtalyan Ceza Hukukundan alınan ceza kanunu zamanında da bu çarpıklıkları görmek mümkündür. Daha sonra tümüyle yeni bir ceza kanunu yapılmış ve fakat daha yürürlüğe girmeden değişiklikler yapılmıştır. Bizde her şey günlük düşünülmektedir. Önemli olan günü kurtarmaktır. Çarpıcı bir örnek daha: Ceza yasamızda bir görevi kötüye kullanmayı cezalandıran madde vardır. İktidar partisinin bir büyükşehir belediye başkanı hakkında bu maddeden çok sayıda soruşturma açılmıştır. Yargının bu kadar güvensiz olmadığı dönemde işlerin kötüye gittiği görülerek hemen yasada değişiklik yapılmış ve ceza hafifletilmiştir. Yani yine gün kurtarılmaya çalışılmıştır.
Önemli olan zihniyet değişikliğidir. Zihniyet değişmedikçe bu çarpıklıklar devam edecektir. Tweet atanlar siyasetten yasaklanacak, cezaevinde yatacak, tokat atanlara ödül gibi ceza verilmeye devam edilecektir.