Görüntülenen Sayı: 2816
2816 | Yayım Tarihi: 5 Eylül 2025 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » NALLA MIH ARASINDA

NALLA MIH ARASINDA

Berrin NUROĞLU

Berrin NUROĞLU

gunesgazetesi.yahoo.com
Facebook'ta Paylaş

•Nihayet finaller bitmiş, ara tatil gelmişti.. Üniversite yıllarımda en sevdiğim şey
olan eve dönüş hazırlıklarım başladı… Önce otobüs biletim, sonrasında ise aylardır almayı beklediğim ‘’Yalnızlık Mevsimi’’ kaseti, walkmanim için bolca pil ve son paramla da büyük bir paket bisküvi…
Şoförün arkasındaki yerime oturuyorum, yan koltuğa müzikten rahatsız olmayan birinin gelmesini umuyorum… Kulağında walkman ile yanıma oturan liseli kız neşemi daha da artırıyor… Muhteşem müzik keyfim ve Cennet ülkemin yol manzaraları eşliğinde şahane yolcuğum başlıyor…
Kısa bir süre sonra, çapraz koltuktaki hanımefendinin sürekli bize bakıyor olması dikkatimi çekiyor… Ne zaman başımı çevirsem bu iri siyah gözlerle karşı karşıyayım… Gülümsüyor, sanki bir şey söyleyecek… Uzun saçlarını örten şalını düzeltirken bile bakışları hep üzerimizde….
Hanımefendi ilk molada bizim yanımıza yaklaşıyor ‘’Kızlar size rahatsızlık etmişem?’’
.... Ben Efruz diyerek kendini tanıtıyor… İranlıymış, O’nun da bizim yaşlarımızda iki kızı varmış, bizim özgür ve mutlu halimiz çok hoşuna gitmiş…
Türkiye’yi çok seviyorum diyor…. Buradaki kadınlar çok şanslılar, özgürler ve her konuda hakları var… ATATÜRK sayesinde size hiçbir şey yasak değil, insan gibi yaşıyorsunuz… İran'daki kadınların durumunu anlatıyor; kızlar kaç yaşında olursa olsun babaları izin vermeden asla evlenemezler diyor, oysaki sizin ülkenizde kanunla küçük kızlar korunuyor ve reşit olunca da istedikleri kişi ile evlenebiliyorlar.. Sizler mirastan tam pay alıyorsunuz, biz ancak yarı pay alırız, sizler başkanlık dahil yüksek rütbeli memuriyetler yapabilirsiniz ama bize yasak…
Babaları yada eşlerinden izin almadan İran’dan çıkamadıklarını söylüyor…
‘’ Siz burda tamsınız biz İran’da yarımız’’ diyor…
Mola bitip, koltuğuma oturduğumda Efruz Hanımın söyledikleri kulağımda adeta çınlıyor….
ATATÜRK’ten önceki Anadolu kadınını düşünüyorum, sokağa çıkması Osmanlı kanunnamelerine göre düzenlenen, hatta Sultan 3. Mustafa döneminde sokağa çıkmaları tamamen yasaklanan kadınları…. Miras hakkı yok, çalışma hakkı yok, kocasıyla beraber kayığa, tramvaya binme hakkı olmayan kadınları…
Yemeni giymesine, kaymakçı dükkanına girmesine izin verilmeyen kadınları….
Zamanının meşhur padişahı tarafından, paşalara en meşhur hediye olarak gönderilen kadınları….
Yıllar yıllar sonra memleketim Trabzon’da, kuzenlerimle beraber uzaktan akrabamız olan abimizin otelinin lobisinde kız kıza muhabbet edip çaylarımızı içerken, otel çalışanlarının koşturmalarıyla bir hareketlilik başlıyor…
Önce çok sayıda valizler, sonrasında çocuklar ve eşler, Arap Şeyhi zannettiğimiz beyefendi, otele ihtişamlı girişini yapıyor…. Resepsiyon işlemleri sırasında bir tartışma başlıyor, son derece düzgün türkçe konuşan beyefendi, dört eşinin de kendisiyle aynı odada kalması konusunda ısrar edip, eşlerine güvenmediğini çirkin bir şekilde söylüyor… Keyfimiz kaçıyor ve bizim de bütün dikkatimiz bu gruba yöneliyor….
Bu sırada çocuklar arasında başlayan kavga, eşlerin de birbirleriyle tartışmasına neden oluyor, derken beyefendinin tek bir komutu ile herkes susuyor…
Arap beyefendi biraz önce yanımıza oturan abimize doğru yaklaşıp ‘’ATATÜRK’ünüzün kıymetini bilin, tek kadınla evli olduğunuz için rahatsınız, biz dört tane alıyoruz başımızdan dert eksik olmuyor’’ diyor…. Hepimiz gülüyoruz, beyefendi Katar’lıymış, en üst seviyede asker, Türkiye’de dört yıl askeri eğitim almış, Türkçesi bu nedenle çok düzgün… ‘’ ATATÜRK’ü ve yaptıklarını öğrenince, kendisine çok büyük bir hayranlığım oldu’’ diyor, bir kaç dakikalık sohbetimizde bize ATATÜRK’ü anlatıyor….
O ve kalabalık ailesi odalarına çıkınca, bizim muhabbetimizin konusu da etrafımızdaki coğrafyada yaşayan kadınların durumu oluyor… Afganistan’dan ve İran’dan bahsediyoruz, bu ülkelerdeki kadınların durumu yıllar öncesi durumlarından çok daha kötü… Irak'ta uzun süren savaşı, kadınların ödediği ağır bedelleri konuşuyoruz.. O yıllarda gazetelerdeki haberleri hatırlıyoruz, her türlü işkenceye, tecavüze maruz kalan Iraklı kadınları…
Derken, yakın zamanda yaşananları, Suriye'de olanları…..
Suriyeli sığınmacılar ülkemize gelmeye başladıklarında, en çok şaşırdığımız konu kızlarını başlık parası karşılığında ikinci, üçüncü eş olarak vermeleriydi..
Savaşta da kaos ortamlarında da en ağır bedelleri her zaman kadınlar ödüyor…
Kuzenim, Prof. Dr. Celal Şengör’ün Yurt dışında karşılaştığı ve sohbet ettiği Suriyeli Fatma ile olan anısını hatırlatıyor…. Fatma Hanım, Celal Hocaya Osmanlının Suriye’yi yüz yıllarca sömürdüğünü söyleyip, Osmanlı’ya karşı beraber oldukları Fransa’yı övmüştü… Fransa’nın Suriye’ye ve ülkenin kadınlarına ne faydası oldu? Fatma Hanım ülkesinin kadınları ve şu andaki durumları hakkında ne düşünüyordur acaba? Yıllardan beri bir çok Suriyeli kız öğrencim oldu, hepsi de Türkiye’nin bu coğrafyada kadınlar açısından en. rahat, en huzurlu ve en güvenilir ülke olduğunu söylerler…
Önümüzdeki gazetede öyle bir haber başlığı var ki, adeta şok oluyoruz..
Pakistan’ın kabile konseyinden çıkan ‘’intikam tecavüzü emri’’ … Mağdur olan küçük kızın erkek kardeşi, tecavüz eden şahsın kız kardeşine tecavüz edecek kararı ve bu kararın uygulanmasını konseyin de izlemesi….
Dünyada kaç ülkede kadınlar insan olarak görülüp, insan gibi yaşıyorlar ?
Asya’daki bir çok ülkede yapılan fuhuş turizmi, Afrika’daki kadınların her açıdan karşılaştıkları bin bir zorlukları..…
Ortaokul yıllarımdaki öğretmenimizi hatırlıyorum; Arabistan’da eşinin işi dolayısıyla bir kaç yıl yaşamış ve bölgeyi gezmiş hanım öğretmenimizin bize hemen hemen her ders, o bölgedeki kadınlara yönelik kısıtlamalardan bahsedip, ülkemizin ve
sahip olduğumuz haklarımızın ne kadar kıymetli olduğunu bilmemizi istemesi…..
Suudi Arabistan’da yanlarında eşleri yada erkek akrabaları olmadan sokağa çıkamaz kadınlar….
Bu ülkede kadınların dava açabilmeleri için bile yanlarında mutlaka erkek şahit getirmeleri gerekmektedir… Ülkedeki toplu taşımalara binmek kadınlar için yasaktır… Bir kaç yıl öncesine kadar kadınların araba kullanmaları da yasaktı… Ancak düzenlenen bir kanun ile durum değişti; yanlarında akraba bir erkek bulunması ve onun izni şartı ile kadınlar da artık araba kullanabiliyorlar.. Bu kanun ülkedeki kadınlara adeta bayram sevinci yaşatmıştı..…
Bu gergin sohbetimizi bitirip kalkıyoruz, şöyle köy havası alıp biraz açılalım diyerek, köyümüze doğru yola çıkıyoruz… Arabamızda Kuzeyin Oğlu ile hüzünlenip, Erkan Ocaklı ile coşarken , yol kenarında duran Jeep dikkatimizi çekiyor, bir başka turist Arap beyefendi sigara molası vermiş…. Klimasız eski model arabamızın içinde, neşeyle yanlarından geçerken , beyefendinin hanımları filtreli camları indirip, hayretle bize bakıyorlar… Hanımlara el sallıyoruz ve kuzenim onlara doğru sesleniyor ‘’Kızlarrr bizim ATATÜRK’ümüz varrrrr…’’
Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos 1922’de ‘’Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir! İleri’’ dediğinde sadece Anadolu topraklarını düşman işgalinden kurtarmadı, Anadolu Kadınını da üzerindeki işğalden kurtarıp, topluma kattı… 30 Ağustos Zafer Bayramı ve ülkemizde kutladığımız bütün milli bayramlarımız, Türk Kadınlarının bir çok açıdan da zaferidir…Zira, etrafımızdaki coğrafyalara ve buradaki kadınların bugünkü durumlarına bile baktığımızda; yıllar öncesinde Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, adeta ‘’Nalla Mıh Arasında ‘’ Türk Kadınlarına insan olma, insan gibi yaşama haklarını verdiğini görüyoruz…..
İşte bu nedenledir ki; Sevgili ATAM ‘’Kimseyi görmedim ben senden daha güzel, kimseyi tanımadım ben senden daha özel…..
‘’ Kimseyi sevmedim ben senden daha güzel….. senden daha güzel…. senden daha güzel….

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.