ABLUKA
Bir tarafta İsrail’in Filistin’e uyguladığı soykırım, diğer tarafta yine İsrail’in hiçbir haklı sebep yok iken İran’a saldırması… Coğrafi konumumuz gereği ülkemizin abluka altında olduğunu göstermektedir. Bu durum basiretli ve yetenekli yöneticilerin olduğu ülkeler için avantaja dönüştürülebilse de zararı faydasından fazladır. Geçmiş dönemde benzer saldırılar Irak’a yapıldığında bir koyup üç alacağız havasına girilmiş ve fakat bunun hayalden öteye gitmediği görülmüştür.
Yukarda İran’a yapılan saldırının haklı gösterilecek bir yönünün olmadığını ifade etmiştim. Gerçekten de mantıklı düşünüldüğünde anlam verilemeyen bir saldırı olduğu anlaşılacaktır. Peki ama neden böyle bir yol seçilmektedir? Bu sütunlarda zaman zaman yazarım. Son yıllarda bütün dünyada yönetim kadrolarında anormal derecede bir kalite düşüklüğü yaşanmaktadır. Dünyayı yönetenler bazen şahsi çıkarları için, bazen ülke çıkarlarını iyi düşünemedikleri için, bazen de hiç kimsenin anlam veremediği bir neden uğruna olmadık kararlar alabilmektedirler. Şöyle ki:
Bir dönem Fransa’yı yöneten Cumhurbaşkanı yaptığı yanlışlar ve hırsı uğruna bugünlerde hapis cezası ile karşı karşıya kalmıştır. Bir dönem İtalya’yı yöneten kişi yaptığı yanlışlar nedeniyle sokakları süpürme cezasına çarptırılmıştır. Bugün görevde bulunan birçok devlet başkanı ise bırakın sokak süpürmeyi tuvalet temizlenmesi ile cezalandırılmayı hak etmektedir. Ne yazık ki bu cezayı hak eden ülkelerde yargı kurumu da iktidara bağlı olduğu için yapanın yaptığı yanına kalmaktadır. Hal böyle olunca da etrafımızda yapılan savaşlar nedeniyle ülkemiz abluka alınmış olmakla kalmıyor, bütün dünyanın basiretsiz ve yetersiz yöneticiler nedeniyle abluka altına alındığını söyleyebiliyoruz.
Bu karamsar tabloyu çizdikten sonra hiç mi düzgün yöneticiler, devlet adamları ya da halk yoktur gibi soru işaretlerinin oluşmasını da istemiyorum. Dünya da hala gıpta ile izlenebilen, örnek alınacak yönetici ve insan topluluklarının olduğunu da unutmamak gerektiği düşüncesindeyim. Örneğin Japonlar… Japonlar yaptıkları en ufak hatalarının bedelini canları ile ödeyip kalanlara örnek olmaya çalışıyorlar. Bulundukları makamdan istifa ile ayrılmak bile Onları vicdanen rahat ettirmiyorlar. Katıldıkları organizasyonlarda abluka altına alınamayacaklarını yaptıkları ile göstermeye çalışıyorlar. Fiziki görüntülerinin üzerinde bir gayret göstererek yaptıkları işin hakkını vermeye çalışıyorlar. Bu sporda da böyle, aldıkları ihaleleri yerine getirmede de böyle olunca söz söyleyecek açık bırakmıyorlar.
Sonuç olarak: Öyle bir dünya hayal ediyorum ki kendisinin beş kuruşluk menfaati için başkasının veya devletin milyonlarını heba edecek bir anlayış yerine, herkes için adil düşüncelere sahip yöneticilerin hakim olduğu, bütün dünyayı bu tür insanların abluka altına aldığı bir dönemin başlaması dileklerimi dile getirerek bitirmek istiyorum.