23 NİSAN 2025
Yaş 70 in üstüne çıktı. Hala 23 Nisan tarihi heyecanımın arttığı bir tarih olarak ömrümdeki yerini korumaya devam etmektedir. İlkokul yıllarında eski adı Geçtin, şuan ise Öğrencik olarak bilinen Fatsa’nın bir köyünde ilkokul yıllarında okulun camlarını süslemek için Kulak Köyü ile Öğrencik Köyü arasında sınır deresi olan bölgede sahipsiz alanlardan kestiğimiz yapraklı ağaçları bugünkü gibi hatırlıyorum. Ne günlerden ne günlere geldik. Ne büyük mutluluk idi camlara tutturduğumuz yapraklar ile oluşturduğumuz değişikliği seyretmek. Camları ve sınıfları süsleyecek süs kâğıtları belki de daha icat edilmemişti. Var idi ise de köylü çocukları olarak ya bizim haberimiz yoktu, ya da alacak paramız yoktu. Ama içimizde 23 Nisan 1920 de açılan TBMM. Sinin gururu, sevinci o yıllarda filizlenmişti. Ülkenin değişik yörelerinden gelen o dönemin tabiri ile mebuslar, ülkede yaşayan tüm halk adına ülke yönetimini topluca aldıkları kararlar ile yöneteceklerdi. Eskiden olduğu gibi Padişah ne derse o olacak değil, halkın temsilcileri ne derse o olacaktı.
Aradan yıllar geçti. Bize gerek ilkokul, gerek ortaokul, gerek lise ve gerekse seçtiğimiz dal gereği üniversite yıllarında hep dünyada en iyi idare şeklinin demos (Halk) kretos (İdare) anlamına gelen DEMOKRASİ olduğu öğretildi. Özellikle üniversite yıllarında Hukuk Fakültesinde Roma Hukukundan, Anayasa Hukukuna, İdare Hukuku Dersinden Amme Hukuku Dersine kadar tüm temel hukuk derslerinde Anayasanın Duayen Hocalarından Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya’dan Amme Hukukunun Duayen Hocası Ord. Prof. Dr. Recai Galip Okandan (Her ikisinin de ruhları şad, mekânları cennet olsun) tarafından kafamıza vura vura demokrasi dersleri verildi. Yeryüzünde en ideal yönetim şeklinin HALK İDARESİ olduğu öğretildi. Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçilirken bu bilgilerimizi paylaşmak için sadece Fatsa ve Çamaş’ta değil, Gürgentepe, Gölköy, Aybastı, Kabataş ilçe ilçe dolaşıp bu bilgilerimizi anlatmaya çalıştıksa da başarılı olamadık. Ne yazık ki o günlerde ‘’Verin yetki bu kardeşinize, görün ! Neler olacak, neler…’’ diyenler bile halk iradesini 2. Plana atıp, yetkiyi aldıktan sonra; ‘’Bu sistemde de hatalar var. Bu hataları düzenlemek gerekir.’’ Anlamına gelen beyanlarda bulunmaya başladılar. Bu sistemde hata vardır cümlesine katılmıyorum. Bu sistem baştan sona yanlıştır. Tuğla kalınlığında değil briket kalınlığında kitapları okuyan bir kişi olarak yazıyorum 23 Nisan 1920 yılında bundan 105 yıl önce getirilen sistem hakkı verilerek uygulanırsa insanlık için en ideal sistemdir.
İşte 23 Nisan günleri geldiğinde bizi böyle bir sisteme kavuşturduğu için Ulu Önder Atatürk’e minnet ve hayranlık duygularım kabarmaktadır. Dünyanın neresinde olursam olayım, yaşım kaç oluşa olsun Öğrencik İlkokulunun Bahçesindeki kürsüde 23 Nisan şiiri okuyormuş gibi heyecan duymaya devam ediyorum. Çünkü sistemi yetki isteyen kardeşimize istediği yetkiyi vererek denemiş ve haklılığımız bir kez daha kanıtlanmıştır. Yaşasın 23 Nisan, Yaşasın Halk İdaresi, Demokrasi… Başta çocuklar olmak üzere tüm halkımızın ulusal egemenlik bayramını candan yürekten kutluyorum.