ELEKTRİK FATURASI DA, KESİNTİLER DE CAN YAKIYOR…
O zamanki adıyla Tedaş’ta çalışan bir arkadaşla sohbet etmiştik.
Konu yine faturalardı.
Söylediği bir cümle dün gibi aklımda…
Demişti ki; “Ödenen anapara yüzde kırksa, geri kalanı vergi ve fonlardır.”
Özellikle yapılan özelleştirmeden sonra bu gün değişen ne oldu?
O günlerden bu yana iyiye giden bir “güncelleme” yapıldığına şahitlik eden var mı?
Faturalardan canı yanmayan var mı?
Genel anlamda itiraz ettiğinde haklı çıkan var mı?
Kesintilerden dolayı meydana gelen zararı, ilgili kurumdan tahsil eden var mı?
İstisnaları varsa da abone lehinde bir gelişme yaşandığını gördünüz mü?
Elbette her şey kanuni…
Ama vicdani olduğunu kim söyleyebilir?
Gelin; hiç üşenmeden hangi kalemlerde ödeme yaptığımıza bir bakalım:
Aktif enerji bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisi, KDV…
Uygulanmaya başlandı mı bilmiyorum. Buna “konuk ağırlama” bedelini de eklerseniz toplam 9 kalem eder.
Kalemleri tek tek inceleyerek zaman kaybetmeyelim.
“İlgili kurumun konuğunu neden biz ağırlıyoruz?” deseniz bile hiçbir şeyin değişmeyeceğini bal gibi biliyorsunuz.
“İzlemediğim kanala niçin ödeme yapıyorum?” derseniz işin içinden çıkamazsınız.
Bu durumda; “Sayaç okuma bedeli de neymiş?” demenizi hiç tavsiye etmem.
Belli ki bunca “homurdanmalarımıza” rağmen biz bu bedelleri paşa paşa ödeyeceğiz.
Var mı itirazı olan?
Varsa da itiraz ettiğiyle kalır.
Ben işin orasında değilim.
Şu kısmındayım:
Fahiş ödemelerimizin karşılığı olan hizmeti alabiliyor muyuz?
Bu kadar yüklü tahsilatın sonucunda, en üst düzeyde ve standartlarda hizmet almak, anamızın ak sütü gibi helal değil midir?
Şeffaf bir sistemde bu tür sorulara doyurucu ve net cevaplar alabilirsiniz.
Şeffaf olmanın gereğidir çünkü…
Eğer; abone sıfatıyla ben bir müşteriysem, dile getirdiğim dilek ve şikâyetlerimde her hangi bir kötülük olamaz.
Öyleyse en masum sorularıma ve şikâyetlerime bir karşılık bulmalıyım.
Ama bulamıyorum.
Muhatap olduğun sistem şeffaf değilse bulamazsın.
Zırt-pırt elektriklerimiz kesiliyor.
Söz konusu kesintiler, özellikle son günlerde fazlasıyla yoğunlaştı.
Dikkatinizi çekiyor mu bilmem…
Kış geldiğinde kardan ve rüzgârdan, yazın da fındık mevsimindeki yoğunluktan dolayı sıklıkla kesintiler yaşanıyor.
Adamcağız ya da kadıncağız; “fındık toplayacağım” diye o sıcağın altında sabahtan akşama kadar çalışıyor, sonra kan-ter içinde eve geliyor, şöyle bir duş alıp rahatlayacak ama o da ne? Elektrik yok.
Niye?
Vatandaş, aynı anda elektriğe hücum ettiği için hatlar bunu kaldıramıyormuş…
Kışın niye kesiliyor?
Sert rüzgârdan dolayı hatların telleri birbiriyle temas edince kaçınılmaz olarak kesintiler oluyormuş…
Gördünüz mü? Sorun olarak karşımıza hep hatlar çıkıyor.
Öyleyse günümüz teknolojisi ve imkânlarıyla o hatlar neden güçlendirilmez?
İncelemeye bile tenezzül etmediğimiz 9 kalemi ne diye ödüyoruz biz?
Fatura ödenmediğinde hiçbir mağduriyete aldırmadan elektriği kesen sistem, bunca fahiş tahsilata rağmen neden görevini layıkıyla yapmaz?
Ticari söylemle gidelim. Sorun parada mı?
Bu millet yeri geldiğinde en temel ihtiyacından bile kısıp senin faturanı ödüyorsa, parada sorun olmaması lazım.
Ne yazık ki oluyor.
Cümleyi hatırladınız mı? “Enerjimizi sizden alıyoruz”
Ama yanlış… Bizden alınan para olduğuna göre, onlar bize enerji verecek…
Hani, nerde? HOŞÇA KALIN