VERGİ BARIŞI
Meslekte ilk yıllarımdı. Adaşım Av. Mehmet Yıldız aradı. (İstanbul Barosunda şu anda en eskiler ben olmak kaydıyla üç tane Avukat Mehmet Yıldız vardır.) İkimiz aynı vergi dairesine bağlı olarak çalışıyorduk. Genç arkadaşımızın posta ile gönderdiği vergi taksitini benim hesabıma geçtikleri için Mehmet kardeşim benden yardım istiyordu. Birlikte bağlı olduğumuz Sirkeci Vergi Dairesine gittik. Müdür Bey kayıtlarla oynamamak için pratik çözüm olarak benim Mehmet’e açıktan ödeme yapmamı, Mehmet’in de benden aldığının üstüne ekleme yaparak borcunu ödemesini önerdi. Bizi Müdür Beye getiren memur itiraz etti. Beni göstererek hesabına gelen para açıkta duruyor. Borcu olmadığı için dairemizden alacaklı gözüküyor dedi.
Bir süre Sosyal Güvenlik Kurumu primlerini gününde ödeyenlere indirim hakkı uygulandı. Hiçbir prim ödemesini tam olarak yapmadım. Hep indirimli olarak ödedim. Çünkü tüm vergi ve sigorta prim ödemelerim ayın son günü yerine daha başında ödenir. İnanıyorum ki benim gibi çok sayıda vergi mükellefi vardır.
Yine tanıdığım çok sayıda insan devlete ödenecek vergi ve sigorta primlerini suya atılan bir para gibi görüyor. İstanbul’un en lüks gece kulüplerinde sabaha kadar para saçıp, vergi ödemeyen insanlar var. Milyarları, trilyonları kazanıp vergi borcunu ödemeyen insanları varlığı da hepimiz tarafından biliniyor. Şimdi siz ben ve benim gibi gününden önce vergi ve sigorta primi ödeyenler varken bir taraftan da devlete yaptığı ödemeyi zul sayanları bir tutarcasına bir yasa çıkaracaksın, bunun adına da vergi barışı yasası diyeceksin… Bunun adı olsa olsa vergi ahlaksızlarını ödüllendirme, namuslu vergi ödeyenleri cezalandırma yasası olur.
Bu durumu Türk Ceza Yasası ile ilgili af yasası çıktığında da hep yazarım. Suç işlememek için kendini sıkan, yasalara uymayı düstur edinmiş insanlarla suçluları bir tutmak af yasası değil, namusluları cezalandırma yasasıdır. Üstelik çıkarılan af ya da ceza indirimi yasası, daha önce de yazdığım gibi adını ne koyarsanız koyun topluma, insanlara saygı duymayanları kurtarma yasası kendi içinde de çelişkilerle dolu olmasına karşın, adeta ben yaptım oldu kuralı ile uygulanabilmektedir.
Şimdi soruyorum: Namuslu vatandaş bilgisayarının başına geçip vergi dairesine vergi ödemeye kalkıştığında hiç düşünmeyecek mi? Ben bu vergiyi öderken, ödemeyenlerle ilerde bir gün yine bir tutulacağım. Bugün ben vergi öderken vergisini ödemeyip gezip eğlenenlerle aynı kefeye konulacağım. Acaba ben de mi ödemesem?
Kendi adıma söylüyorum. Ben eskiden olduğu gibi çalıştığım sürece yine de vergilerimi ödemeye devam edeceğim. Ama haykırarak söylüyorum Vergi Barışı diye bir şeyi tanımıyorum. Çıkaranlara da, yararlananlara da hakkımı helal etmiyorum.