BU ÇİNLİLERİN ÜRETTİĞİ HER ŞEY TAKLİT, HER ŞEY DAYANIKSIZ, HER ŞEY ÇÜRÜK AMA BU DÜNYAYA YAYDIKLARI VİRÜS SAĞLAM ÇIKTI
Bu virüsü dünyaya Çinliler mi yaydı yoksa başka bir güç tarafından mı Çin üzerinden yayıldı? Orası meçhul… Bu Çinliler, metruk bir mağaraya girer, orada yaşayan yarasaları yakalar, çorba yapıp yer. Taşın altında yaşayan akrebi, çıyanı yakalar, kızartmasını yapar yer. Sonra karnını doyurur ve tok karnına Palmiye Misk kedisinin bokundan çıkardığı kahve tanelerini kavurur, ondan kahve yapar, içer. (Bazı gelişmiş ülkelerin modern insanları da Çinlileri örnek alıp içiyor) Dünyada Çinliler bu konuda sabıkalı millettir ama…
Benim kafama takılan başka bir şey var. O da; dünyanın en acımasız sanayii İLAÇ SANAYİİ ve SİLAH SANAYİİ’dir. Silah sanayiini uzun uzun anlatmaya gerek yok. Televizyonlarda insanların nereye gizlenirlerse gizlensin, havadan karadan nasıl öldürüldüklerini görüyoruz. Dünyanın kuruluşu üçüncü zaman sonlarından, dördüncü zaman başlarında olmuştur ve bu güne kadar dünyada savaşsız geçen zaman dilimi sadece iki yüz yılmış… Buradan ne anlıyoruz? Demek ki; insanları öldürmek için kurulan sanayii iyi bir gelir kaynağıymış…
Bu arada ilaç sanayiine gelirsek; birileri bir standart koydu. “Efendim; insanın tansiyonu 12 olacak” Bu, eskiden böyle değildi. Adam, 65 yaşındaysa, 65’in önüne bir konur, yani 65 yaşındaki adamın tansiyonu 65,5 olabilir. Bu standart 12’ye indirilince al sana dünyada milyonlarca tansiyon hastası…
İnsanların ŞEKERİNE gelince; “90-120 arası olacakmış…” Arkadan, dünyada 8 milyar insanın parmak izi, gözünün retinası birbirine benzemezken sen, nasıl böyle bir standart koyarsın? Ama kimi umurunda? Önemli olan suni olarak çıkarttıkları standarttan, milyonlarca şeker hastası yaratmak… Peki; başarılı oluyorlar mı? İzah etmeye gerek yok. Şimdi acımasız ilaç sanayii, Korona üzerinden dünyada korku imparatorluğu yaratıp insanları sömürecek… Bilmem yanılıyor muyum?
CESUR YÜREK İSMET HOCA
Emekli imam İsmet Hoca (Saylan) uzun yıllar Fatsa’nın Kurtuluş Mahallesi’nde (Gürcülerin yoğun olduğu bölgede) görev yaptı ve emekli oldu. Kendisine geçen gün, ikindi namazı kılınırken rastladım. Baktım, yüzünde maske yok. “Hoca; masken yok. Sana korona bulaşmasın” deyince güldü. “Ahmet Efendi; ben 40 yıl Gürcülerin camisinde imamlık yaptım. Bana Gürcüler bulaşamadı da, korona bulaşabilir mi?” deyince onun bir cesur yürek olduğuna kanaat getirdim.
Ama kardeşi emekli imam Hikmet hocanın durumu aynı değil… Korkusundan evden dışarı çıkamadığı gibi, evin içinde de odadan odaya maskeyle giriyor. Hatta tuvalete giderken bile maske taktığı rivayet edilir. Onun sıkıntısı, yemekli düğünlerin iptal olması… Hikmet hocanın en büyük zevki Gürcü kavurması yemek… Ona normal tabakta yemek servisi yapılmaz. Büyük salata kâsesiyle kavurma servisi yapılır. Birinci tabağı bitirdikten sonra, yine büyük salata kâsesi dolusu kavurma yemeğinin yanına, geniş meyve tabağı üzeri etli pilav servisi yapılır. Arkadaşları ona; “Hikmet hoca; çok yedin… Dokunur, ölürsün” deyince Hikmet hoca; “Benim ölümüm Gürcü kavurmasından olsun, razıyım” der.