ÜLKENİN ÇİVİSİ ÇIKTI
Birkaç haftadır Çoklu Baro nedeniyle İstanbul Barosu ve avukatlık konusunda yazdım. Bu hafta yine güncelliğini koruyor olması nedeniyle bir başka açıdan ele alıp aynı konuda yazmayı düşünüyordum. Bu arada meşhur deve hikâyesi aklıma geldi. Neremiz doğru ki boynumuzun eğriliği tartışma konusu olsun. Ülkenin adeta çivisi çıktı. Sapır sapır sallanıyoruz.
Ergenekon-Balyoz vs. denildi. Böyle bir şeyin olmadığı söylendiğinde, bu davaların savcılığına soyundular. Ülke bağırsaklarını temizliyor dediler. Bağırsaklar o kadar boşaldı ki ülke ayakta duramaz hale geldi. TSK Egedeki Türk adalarının Yunanlılar tarafından işgal edilmesine ses çıkaramaz oldu.
Yargıyı bağımsız ve tarafsız yapacağız diye Anayasa değişikliği yapıldı. Mevcut savcı ve yargıçların üçte biri (Yaklaşık 4 000 yargıç ve savcı) FETÖ yanlısı olduğu için ya meslekten ihraç oldu ya da ceza evlerinde tutuklu durumdalar. Bir kısmı da yurt dışına kaçtı. Bu boşluğu doldurmak için AKP teşkilatlarında görev almış, belediye meclisi üyeliği yapmış ya da bir yerlere AKP den aday olmuş siyasileri yargıç ve savcı yaptılar. Yargıya güven % 37 lere düştü. Ülkeyi idare edenlere oy verenler dahi yargıya güven duymamaya başladı. Bu sabah aldığım bir habere göre (07.07.2020 tarihli bir karar ile) Yargıtay’da bazı dairelerin kaldırıldığını öğrendim. Yıllarca bekleyen dosyalar varken böyle bir kararın alınmasını anlamlandıramıyorum. Gerçek nedeni önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır.
Kürt sorununu barışçı yollarla çözeceğiz diye seyyar mahkemeler kurdular. Teröristlere lahmacun ikram edip, biz senden iyi biliriz sen pişman oldun diyerek, yaptığımın arkasındayım diye direnenleri sokağa saldılar. Valilere talimatlar göndererek sokaklarda silahla dolaşanlara ses çıkarmadılar. Sonra da bunların açtıkları tünelleri kapatabilmek için uğraşıp durdular.
Bir kesim tasarruf diye çırpınırken itibarda tasarruf olmaz dediler. Ülkenin Cumhurbaşkanını Almanya’da kendi vatandaşları ile konuşturmadılar. Ülkenin bakanını Belçika’da kendi toprağımız olan Elçiliğimize sokmadılar. Birçok ülkede elçiliklerimiz kapandı. Hala itibarın saraylarla, uçaklarla değil, demokrasiye saygı ile olacağını öğrenemediler.
Devletin tüm kurumları yargı dahil parti devleti haline getirildi. Valiler iktidarın il başkanı haline geldi. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de bekçilik teşkilatı oluşturuldu. Yaklaşık 10-15 yılda ülke çivisi çıkmış, sallanan bir konuma geldi. 50 yılda normal hale dönemez bir uçuruma bırakıldı. Bütün bu olup bitenleri gözden geçirdikten sonra çoklu baronun çok da korkulacak bir şey olmayacağı gibi bir düşünceye kapıldığımı söylersem şaşmayın. Hakim-savcı siyasallaştıktan sonra avukat da siyasallaşsa ne olur ki! Avukat hukukun bekçiliğini yapamazlarmış. Hukuk mu kaldı kardeşim?