Görüntülenen Sayı: 2545
2800 | Yayım Tarihi: 22 Mayıs 2020 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » FAHRETTİN ÖZYURT’UN VASİYETİ...

FAHRETTİN ÖZYURT’UN VASİYETİ...

Zekeriya ERUZUN

Zekeriya ERUZUN

bilgi@gunesgazetesi.net
Facebook'ta Paylaş

     Yıllarını gazeteciliğe verdi. Ulusal bir yayın kuruluşunda başarılı hizmetlerde bulundu.
     O yıllarda kendisini tanımıyordum. 
     Ne zaman ki; emekli olduktan sonra daha fazla zaman ayırdığı memleketi Fatsa’ya döndü... İşte o vakit yollarımız kesişti. 
     “Döndü” dediysem, bir ayağı hep İstanbul’daydı. 
    Sanırım yedi yıl önceydi. 
     Fatsa’da hizmet vermeye başlayan bir gazetede, bir süre de olsa birlikte çalışma fırsatımız oldu. 
     Fahrettin Özyurt; gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenmişti.
     Bense yazı işlerine bakıyordum. 
     Her ne kadar uzun yıllar köşe yazıları yazsam da... Canik Tv’de hasbelkader tecrübe edinsem de... 
     Sonuçta; İstanbul gibi bir mega kentin “kurtlar sofrasında” mesleki anlamda iyice pişmiş biriyle çalışacaktım. 
     Acaba ulusal düzeyde marka olan bir yayın kuruluşunda, yıllarını harcayan birine ayak uydurabilecek miydim?
     Ayrıca hem tanımıyordum, hem de kariyerinden çekiniyordum. 
     Ancak korktuğum gibi olmadı. 
     Kendisiyle büyük bir uyum içinde çalıştık. 
     İşimiz esnasında ciddi görüş ayrılıkları yaşamadık. 
     Tansiyonu yüksek tartışmalarımız olmadı. 
     Ekseriyetle de her zaman görüş birliği içinde olduk. 
     Tabi bunda karakterinin, olaylara sağlıklı bakışının ve ekip çalışmasındaki uyumlu tecrübesinin rolü büyüktü. 
     Anlayışlı, hoş görülü ve hep güler yüzlü bir özelliği vardı. 
     Yeri geldiğindeyse otoriteyi elden bırakmaz, en ufak bir boşluğa taviz vermezdi. 
     Bir başka deyişle, gazeteciliğin her zaman ihtiyaç duyduğu disipline başvurmaktan asla çekinmezdi. 
     Çünkü; öyle görmüştü ve öyle yapmamızı istiyordu. 
     Buna rağmen; mesleki tecrübesini ve gazeteciliğe dair anılarını aktarmada kimileri gibi cimrilik etmedi.  
     Eğer gazeteciliğe dair az buçuk bildiklerim varsa, eminim ki; bunda onun katkısı çok büyük... 
     Dönemin şartları gereği gazeteden önce ben ayrıldım, sonra da o...
     İşte orada başlayan dostluk, vefatına kadar sürdü. 
     Özellikle yaz aylarında Fatsa’ya geldiğinde sık sık görüşürdük.
     Her hangi bir çay ocağında çayların biri gelir, diğeri giderken zamanın nasıl geçtiğini anlamazdık bile... 
Tiyatromuzun ofisine mutlaka uğrar ve saatlerce konuşurduk.
      Yürümeyi çok da sevmediğim halde onunla birlikteyken, Fatsa’nın caddelerini, sahilini farkında olmadan ne kadar yürüdüğümü hatırlamıyorum. 
     Bundan dört yıl kadar önce İstanbul’a yolum düştüğünde, onca eşe-dosta uğrayamadım ama ikamet ettiği  Başakşehir’de kendisini ziyaret ettim. 
      Onunla, en son geçen Ramazan ayındaki etkinliklerde görüştük... 
     Kültür Sarayı’nın o cıvıl cıvıl ortamında yine farkında olmadan uzun uzun muhabbet ettik. 
     Hem de telefon ve interneti saymazsak, yüz yüze son görüşmemiz olduğunu bilemeden... 
     Ama ille de unutamadığım bir başka özelliğini yazının sonuna sakladım. 
     Özellikle gazetecilik üzerine beni her zaman teşvik etmiştir. 
     Tüm ayrıntılarıyla yayıncılık üzerine neler yapabileceğimi anlatırdı. 
     Her önerisinde beni heyecanlandırmayı başarmıştır. 
     Bir yandan da onur duyuyordum elbette... 
     Sunduğu yığınla önerileri, ne yazık ki; buraya sığdırmam mümkün değil... 
     Ama onların arasından sadece birini paylaşmak isterim. 
     Bana hep derdi ki; “İyi bir kalemin var. Köşe yazılarında Fatsa’nın sorunlarını yazdığın kadar, insanını da yaz... Emin ol; daha çok iz bırakırsın. Yap bu dediğimi...”
   Yaptım usta...! 
   Madem ki; Fatsa’nın insanını yazmamı istedin, ben de işe senden başladım.  
   Seni hayattayken yazsaydım daha güzel olacaktı ama nasip bu güneymiş... 
   Bu memleketin insanını yazarak, benim için “vasiyet” olan bu isteğini, bundan böyle de sürdürmeye çalışacağım. 
     Doyumsuz muhabbetini, şen kahkahalarını, dost canlısı halini, fedakar tavırlarını ve tabi muzip şakalarını hiç unutamayacağım. 
     Gidişinle en az ailen kadar üzdün bizi... Mekanın cennet olsun. Allah’ın rahmeti üzerine olsun. Dualarımız her daim seninle... 
     HOŞÇA KALIN, EVDE KALIN... 

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.