İMRENEN FATSA’DAN, İMRENİLEN FATSA’YA...
Yıllarca söyledik...
Özellikle kültürel-sanatsal ve sosyal aktiviteler alanında...
Fatsa’nın taşıma suya ihtiyacı yok...
Kendi dinamiklerini harekete geçirmekten başka çaresi de yok...
Tam da bu yüzden elimiz-kolumuz bağlı durmaya zaten hakkımız yok...
Sahi elimizde neyimiz yok?
Haddinden fazla “yok”lu cümle kurduğumun farkındayım.
Ama müsaade edin de sorduğum soruyu cevaplayayım:
Halk oyuncusu mu yok? Ses sanatçısı mı yok? Enstrüman kullananı mı yok? Şairi, güftecisi mi yok? Tiyatrocusu mu yok? Ressamı mı yok? Yazarı-çizeri mi yok?
Hiç unutmuyorum; Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu olarak sergilediğimiz bir oyunun ardından başyazarımız sayın Ferudun Cumhur Altuntaş, bir yazısında şöyle demişti:
“Yağ, un, şeker var. Geriye sadece helva yapmak kalıyor.”
Ev kadınları ve aşçılar çok iyi bilir ki; malzeme olduktan sonra yapılamayacak yemek, tatlı vs. yoktur.
Ferudun abinin dediği de buydu zaten...
“Madem elinizde malzeme var. Artık yapın şu helvayı...” demişti.
Kime demişti bunu?
Tabii ki yerel yönetime...
Uzun yıllar söz konusu helva yapılmadı-yapılamadı.
Ta ki yeni yönetim gelene kadar...
Bu arada eksiği-gediği bir yana geçen Ramazan, Muharrem Aktepe yönetiminin yaptığı etkinliği hatırlayıp, hakkını vermekte yarar var.
Bu notu düşmek, vicdani sorumluluk gereğidir.
Gelelim bu güne...
Ramazan ayı, yerel seçimlerin hemen ardından gelmesine rağmen...
Fatsa Belediyesi’nin kısıtlı ve mütevazı bütçesine rağmen...
Başkan İbrahim Etem Kibar ve arkadaşları kolları sıvadı ve mevcut şartlarda yapılabilecek en güzel programı Fatsalılara sundu.
Adına topyekun “Ramazan Sarayı” denilen etkinliklerde, bir şehir ve Ramazan ayı için gereken her şey düşünüldü ve uygulamaya konuldu.
Geleneksel kıyafetlerle davullu duyurular... İftar yemeği... Ramazan evleri... Kavuklu-Pişekar... Karagöz Gölge Oyunu... Meddah... Ateşbaz... Uzun adam... Semazen gösterisi... Konser... Söyleşi.. vs.
Hem de mütevazı bütçeyle...
Hem de Fatsa’nın dinamikleriyle...
Ordu merkezden gelen bir-iki ekibi saymazsak tabi...
Demek ki; “rağmenlere rağmen” olabiliyormuş... (Bu ifadeyi İlker Taze’den çaldım(!)
Elbette bu güzelliğin baş mimarı, çiçeği burnunda Belediye Başkanı İbrahim Etem Kibar...
Ordu’da hiç bir belediye yönetiminin cesaret edemediği bir işe soyundu ve başardı. Dolayısıyla bütün Ordu, onun sayesinde Fatsa’yı konuşuyor. Takdir etmemek mümkün değil...
Gelelim diğer kahramanlara...
Kendisi de bir sanatçı olan, dolayısıyla sanatçının dilinden anlayan Kültür Sarayı Müdürü Kandemir Kaytaz ve fedakar çalışma arkadaşları...
Bizim gibi iflah olmaz tiyatro tutkunu İlker Taze...
Fatsa tiyatro camiasında istisnasız saygı gören duayen tiyatro ustası İbrahim Çapkın...
Karagöz gölge oyununun son neferlerinden tiyatrocu arkadaşım Atlıhan Çetinkaya...
Özenli çalışmasıyla organizasyonun yapı taşlarından Ali Can Taze...
Tüm zarafetiyle tiyatrocu ve sunucu Ebru Ergün...
Ne zaman ihtiyaç duysak hep yanımızda olanlardan Kemal Koç ve Şükran Ergün...
Perde arkasında ama yoğun çalışmalarıyla Lale Şahin ve Tamer Özyurt...
Tiyatronun hareketli yeteneği Ogün Özcan...
Tiyatronun ve davullu duyuruların aranan genç ismi Mert Aktaş...
Bir de elinden geldiği kadar bu satırların yazarı...
Aklıma gelmeyen isimler mutlaka olmuştur. Şimdiden affola...
Saydığım ve sayamadığım isimlere kocaman “teşekkürler” gönderirken, şu müjdeli ifadeyle yazıyı bitireyim:
Göreceksiniz, daha çok şeyler olacak...
HOŞÇAKALIN