SÖZCÜ VE TİYATRO
Şu anda tam bir tiyatro seyrediyoruz. İşin ilginci her birimiz bu tiyatro eserinde figüran durumundayız. Hatta buna tiyatro yerine dizi filim de denilebilir. Bu dizi de bir yazar gelişmelere göre diziye yön veriyor. Türkiye bu dizi veya tiyatronun sahnesi konumunda, İnsanların tamamı da bir rol almış durumdadır. Bu bölümün başrol oyuncuları Sözcü Gazetesi ekibi olmuştur.
Sözcü Gazetesinin ekibi geçmişte Ergenekon, balyoz ve sarı kız gibi davalar için: ‘Bunlar kurgudur. Düzmecedir. FETÖ oyunudur.’’ Demişlerdir. Oyunun o günkü bölümünü yazanlar bu davaların savcılığına soyunmuşlardır. Yine o günlerde Sözcü Gazetesinin suçlanan ekibi FETÖ nün ülkeyi (Asker, polis, yargı, eğitim, sağlık Vs.’) ele geçirdiğini haykırırken bu gün bu oyunun senaryosunu yazanlar, o günlerde FETÖ liderini pensilvanya’da ziyaret edip önünde diz çökerek fotoğraflar çektirmişler, ülkeye dönmesi için ricada bulunup, gözyaşları dökmüşlerdir. Sözcü’nün bugün ve geçmişte suçlanan ekibi PKK ile barış olmaz, halkı kandırmayın diye feryat feveran ederken oyunun o günkü bölümünün yazarları sınır boylarına çadır mahkemeleri kurup PKK’lıları birer birer sokağa salmışlardır. Bu da yetmemiş o günkü yanlışları dile getiren sözcü ekibini aylarca Silivri’de misafir etmişlerdir.
Gerek TSK’ya kurulan tuzak (Ergenekon, Balyoz, Sarıkız davaları ile), gerek PKK ve gerekse FETÖ konusunda tamamen haklı çıkan Sözcü ekibi, bugün ‘’Üye olmamakla beraber yardım etmek.’’ Diye adlandırılan ve anlam verilmesi güç bir suçla suçlanmaktadır. Bu çok komik bir suçlamadır. Bu suçlamanın altına imza atan savcının bile inanmakta güçlük çekeceğini düşündüğümüz bir suçlamadır. Böyle bir suçlama sadece hukuka değil akla ve mantığa da sığmayacak bir suçlamadır. Ömrünü FETÖ ile savaşmakla geçiren Emin Çölaşan ve Necati Doğru için böyle bir suçlamanın, Onlara verilecek en büyük ceza olduğunu düşünüyorum. Ayrıca yargılayıp hapis cezası vermeye gerek yoktur. Yıllarca yazılarını okuyan bir okurları olarak bu suçlamanın Onları gereği kadar yıktığını tahmin edebiliyorum.
TSK’ya kurulan tuzakta, PKK ile uzlaşmada, FETÖ konusunda, İstanbul’un mimari görüntüsünün bozulmasında hep yanılacak, aldatılacaksın, sonra ülkenin prestijini lüks uçak alarak kurtarmaya çalışacaksın. Bu yargı sistemi, bu kafa yapısı var olduğu sürece buna ne Avrupa, ve ne de Avrupalı inanmaz. Aklı başında olanlar bunu yutmaz. Biz Avrupa Birliği kapısında daha çok bekleriz. Üzülerek ve utanarak dile getiriyorum ama dün Hollanda’ya alınmayan bakanlarımız yarın Papua Yeni Gine’ye alınmazsa şaşırmayın!