FATSA’NIN SİNİR BOZUCU HALLERİ
“Bir memleketi sevmek sadece güzel taraflarını sevmek değildir. Aynı zamanda abuk-subuk yönlerini de sevebilmektir” demişti bir sanatçımız...
Önemli bir konu...
Bir memleketi sevmek...
Kartpostaldaki görüntüsünü mü seveceğiz?
Yoksa bununla birlikte cadde-sokaklarında, arka taraflarında kalan “sinir bozucu” hallerini de mi seveceğiz?
Elbette tamamını seveceğiz...
Yaşadığımız Fatsa’ya da böyle bakmalıyız bence...
Aksi takdirde sorunsuz ve kusursuz olanı herkes sever.
Övgüye değer bir memlekette yaşıyoruz kuşkusuz...
Ama gelin, şimdi “sinir bozucu” Fatsa’yı konuşalım.
Konuşalım ki; bir an önce çözüm arayışlarına başlayabilelim.
Bu günlerde Fatsa’nın en müzmin sorunu nedir?
Tabi ki; altyapı çalışmaları...
Bunu bilmeyen ve bundan payına düşen eziyeti görmeyen Fatsalı yoktur sanırım.
Tabi bu noktada hassas bir durum var.
Bazıları der ki; “Memlekete hizmet yapılıyor. Daha ne istiyorsunuz?”
Son derece sorumsuz ve seviyesiz ifadeler bunlar...
Daha doğrusu siyasi polemikten başka birşey değil...
Vatandaşı rahatsız eden, sözkonusu çalışmaların kendisi değil...
Yapılan hizmete neden “hayır” desin ki?
Vatandaşın canını acıtan, sinirini bozan ve hatta bunaltan şey; çalışmaların düzensiz, dağınık yapılıyor olmasıdır.
Bir caddenin aylarca perişan bırakılmasıdır.
Araç ve yaya trafiğinin arap saçına döndürülmesidir.
Reşadiye Caddesi’ndeki esnafın yalancısıyım.
Gavlan Ağacı’nın önü 7 aydır bitirilemedi.
Ne zaman biteceği de belli değil...
Ne yapıyorsunuz Allah aşkına? Define mi arıyorsunuz?
Orta Cami’nin önü araç trafiğine kapatıldı.
Zaten burada da uzun zamandır çalışma vardı.
Şimdi de trafiğe kapatıldı.
Bir yol; önce kazılıyor, kapatılıyor. Sonra bir daha açılıyor ve haftalar, aylar sürüyor.
Artık ne zaman kapanırsa...
İş yapamayan esnafın zararını kim karşılayacak?
Bu konuda sorumluluk alan tek bir mercii yok.
Vebal değil midir bu?
Bana inanmıyorsanız gidin, durumu bir de Manav Habil’den öğrenin...
Bakalım o size neler söyleyecek?
Gelelim; diğer sinir bozucu hallere...
Bazı vatandaşlar o kadar rahat ki; sokağa tükürüyor, sonra oradan gelip geçenler aynı yere basıp yürüyor.
Bazı zihinsel engelli vatandaşlarımız kalabalık yerlerde bağırıp çağırıyor. Daha doğrusu ağzına geleni söylüyor.
Buna karşı özellikle kadın ve çocuklarımızın hiç bir savunması ya da güvenliği yok.
Nerede yaşıyoruz?
Öte yandan nereden geldiği bilinmeyen dilenciler, cadde ve sokakları istila etmiş durumda... Adeta çekirge sürüsü gibiler...
Ve olur olmaz durumlarda insanları zor durumda bırakıyor ve bunaltıyorlar.
Bu sosyal ve vicdani baskılara bir son verilse acaba nasıl olur?
Akli dengesi yerinde olduğu halde topluluk içinde küfürlü-sövgülü konuşan insanlara ne demeli?
Ayrıca bu şehir, iyice ses ve gürültü kirliliğinin kıskacına alınmış durumda...
Bütün bu sinir bozucu haller karşısında yetkililer ne düşünüyor? Çok merak ediyorum. HOŞÇAKALN
.jpg)
