TAYFUN KARATAŞ NE DEMEK İSTEDİ?
Kısa adı FATSO olan Fatsa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Tayfun Karataş’ın, basında yer alan açıklamaları, her bir cümlesiyle bütün Fatsa’yı ve Fatsalıyı yakından ilgilendiriyor.
Bu güne kadar birçok başarılı çalışmaya imza attı.
Fatsa’yla birlikte toplam 7 ilçeyi yönettiğini hiç bir zaman unutmadı.
İşin havasına-civasına gidebilirdi ama gitmedi.
Aldığı sorumluluğun ağırlığından kaçabilirdi ama kaçmadı.
Fatsa’nın, bu tür evlatlara her zaman ihtiyacı var.
Hem de “hamal” kabilinden...
Dönemin başarılı FATSO Başkanı Fahri Tanrıkulu’ndan devraldığı bayrağı, yine başarıyla ve üzerine koyarak görevini sürdürdüğü içindir ki...
Bu gün, üçüncü kez görevinin başında...
Kendisini ve ekibini kutluyorum.
Açıklamasında ne demişti Tayfun Karataş...?
“Fatsa’nın birinci gündem maddesi OSB olmalıdır.”
Buna itirazı olan var mıdır?
Varsa da hangi gerekçeyle?
Bir ilçenin istihdamına ve kalkınmasına doğrudan etki eden bir hamleye hangi aklı başında bir insan itiraz edebilir?
Peki... İtiraz edilemeyeceğine göre...
Karataş, neden bu cümleyi kurmaya lüzum görmüştür?
Bu soruya doğru cevabı ararken, Fatsamızın müzmin hastalığından söz etmeden işin içinden çıkamayız.
Nedir o hastalığımız?
Şudur: Fatsa adına yapılan doğru işlerin ve o işleri kovalayan başarılı insanların etrafında kenetlenememek...
Bu acı gerçeği görmez, kabul etmez ve çözüm yoluna gitmezsek kolay olanı değil, zor olanı tercih etmiş oluruz.
Bunu yapmak da; enerji, zaman ve fırsat israfıdır.
Dönüp dönüp aynı hataları yapmaktan bıkmadık mı?
Bıkmadıysak bile bunun bir miadı yok mudur?
Hep böyle mi olmak zorundadır?
N’olur şöyle bir düşünelim...
Bu güne kadar yapılan başarılı işlerden ve o işleri yapan insanlarımızdan hangisine sahip çıktık?
Bazılarını kıyıya köşeye, bazılarını da kara toprağın bağrına atmadık mı?
Dolayısıyla enerji, zaman ve fırsat israfının yanı sıra, insan israfı da yaptığımızı neden göremiyoruz?
Küçücük bir ilçede bunca kopukluğu, bunca sürtüşmeyi nasıl başardık biz?
Kaldı ki; bu bir başarı mıdır?
Fatsa aidiyetiyle her kim gurur duyuyorsa, elini taşın altına koymak zorundadır.
Katkı sunmadığın birşeyden gurur duyamazsın. Ki; erdemli biriysen duymamalısın.
Çok değil, yaklaşık iki yıl önce Karataş’la yaptığım bir söyleşide kullandığı şu kavramı unutamıyorum: “Mikrofon Fatsalıları...”
Kimdir bunlar?
Hemen söyleyeyim: Fatsa için birşeyler yapıyormuş gibi görünüp, parmağını bile oynatmayanlar...
Fatsa adına çok şey yapabilecekken, kişisel nüfuzu için mücadele edenler...
İşte sıkıntımız tam da burada...
Mevcut haliyle 500 dönüm arazide bulunan Organize Sanayi Bölgesi’nde bu gün 4000 kişi çalışıyor. Elde edilen üretim sayesinde 56 ülkeye ihracat yapılıyor.
Gurur duyduğumuz bu tabloyu daha da güzelleştirmek için önümüzde muhteşem ve tarihi bir fırsat var.
Eğer şu anki araziye katılacak 1000 dönümlük alanda kamulaştırma yapılabilirse, toplamda 12 bin kişi istihdam edilecek.
Bunun ne anlama geldiğini uzun uzun anlattırmayın bana...
Şimdilik; “Küçük bir Kayseri” demekle yetineyim...
“Bölgenin parlayan yıldızı” diye de ilave edeyim.
HOŞÇAKALIN