ŞEKER FABRİKALARII
Resmi gazetede yayınlanan özelleştirme kararına göre 14 şeker fabrikası satılacak. Bor, Çorum, Kırşehir ve Yozgat Şeker fabrikaları 3 Nisan’da, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu ve Turhal fabrikaları 11 Nisan’da, Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş fabrikaları ise 18 Nisan’da satılacak.
Şeker fabrikalarının satışına halkın her kesiminden büyük tepki geldi. Özellikle fabrikaların bulunduğu yerlerde yaşayanlar ve pancar üreticileri bu satışın ülke için çok büyük kayıplara sebep olacağını belirtse de siyasi iktidar bu satıştan henüz vazgeçmiş değil. Bu endişe sadece ekonomik bir endişe de değil, Türkiye'deki şeker fabrikalarının satışının NBŞ üretimi yapan Cargill'in raporu doğrultusunda olduğu iddia ediliyor. Türkiye’de NBŞ üretiminin %90’nı bu şirketin tekelinde. Şeker pancarı fabrikaları satılınca sağlığa zararlı olarak görülen NBŞ üretiminin piyasayı tamamen ele geçireceği iddiaları var. Bu da toplum sağlığı açısından endişe yaratıyor.
Bu yoğun tepki şeker fabrikalarının sadece Cumhuriyetin ilk ve önemli anı-anıt eserleri olması ile ilgili değil. Şeker fabrikaları ülke ekonomisine ve kültürüne çok yönlü katkıda bulunan sanayi tesisleridir. Yani şeker fabrikaları sadece şeker fabrikası değildir.
Şeker fabrikaları öncelikle, ülkenin şeker gibi temel bir gıda maddesi gereksinimini sağlıyor. Endüstriyel tarım adını verdiğimiz bir alanda, şeker pancarı üretiminde şimdilerde sayı azalsa da beş yüz bine yakın çiftçi ailesinin geçimini sağlıyor. Sadece verimli tarım alanlarında değil, yüksek rakımlı ve soğuk iklime sahip yörelerde de şeker pancarı üretimi yapılabiliyor. Bu fabrikaların bulunduğu yerler ülkemizde sanayi tesislerinin az olduğu, nerede ise hiç bulunmadığı, bu nedenle göç verme yanında özellikle Doğu Anadolu’da işsiz gençlerin terör örgütlerinin ağına düştüğü yöreler. Pancardan şeker üretilmesi sırasında elde edilen yan ürün olan pancar küspesi yok olmakta olan hayvancılığımızın temel besi maddeleri arasında yer alıyor. En önemlisi de ülkemizde şeker fabrikalarını kuranlar sadece şeker fabrikası değil, başka şeker fabrikaları, hatta diğer sanayi kolları için de fabrikalar kuran temel sanayi tesisleri olması, yani fabrika yapan fabrikalar olması.
Elbette şeker fabrikalarının bir başka özelliği Cumhuriyet döneminde kurulan tüm fabrikalarda olduğu gibi kurulduğu kentte sosyal yaşamı, sporu, sendikacılığı, sinemayı, sanatı, kültürü, kadın emeğini geliştiren komple tesisler olmaları. Fabrikaların satışı bu kültür yanında şeker pancarı ve şeker üretme kültürünü de yok edecek.
Büyük önder ATATÜRK 1918 yılında “Hatırlamanın olmadığı bir ülkede her şey mümkündür” vecizesi ile bizleri o günlerden uyarmışsa da, şu an ülkemizde içinde bulunduğumuz durum gösteriyor ki, son dönemde yapılan hiçbir hatadan ders alınmıyor, hiçbir yanlıştan geri dönülmüyor. Tüm yanlışların bedeli ağır bir şekilde ödetilmeden, siyasi iktidar bu yanlışı yapmaktan asla vazgeçmiyor.
Pancar tarımı, çiftçiyi köyde tutan en önemli araçlardan biri. Özelleştirme kararı neticesinde 10 milyon insanımız eliyle yaratılan 2.5-3 milyar dolarlık katma değerden ve istihdam gücünden vazgeçilecek, pancar tarımı yok olacak. Pancardan geçimini sağlayan 2.5 milyon insan şehirlere göç ederek işsizler ordusuna katılacak.
Bundan önce özelleştirilen Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstri Kurumu fabrikalarını satın alanlar fabrikaları kapattı. Binaları ve arsaları başka amaçla kullandı. Şeker fabrikaları çok amaçlı tesislerdir. Bunları alanlar bir süre sonra kapatırsa, bölgedeki pancar üreticileri, hayvan yetiştiricileri, bölge ekonomisi perişan olur. Uluslararası şirketler, fabrikaları önce alıp daha sonra kapatarak, araziyi rezidans, avm gibi kullanabilir. O saatten sonra da kimse de buna dur diyemez.
Şeker fabrikaları fabrika değildir, halkın geleceğidir, ülkemin umududur. Kaynaklarımıza sahip çıkmadır, ülke sermayesini yabancı yatırımcıya teslim etmemektir, üretimdir, istihdamdır. Dışa bağımlı olmamaktır, kaledir, kalkandır. Şeker fabrikaları satılmamalıdır.