BASIN VE KANAL 52
Basın bütün dünyada yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelmek kaydıyla 4. Kuvvettir. Tabii kağıt üzerinde! Hele ülkemizde bu 4. Kuvvet adeta iktidar yalakalığı yarışına dönüşmüştür. Elbette onuru ile yayın yapanlar vardır ve sözümüz onurlu yayın yapanlara değildir. Bugün için hep zarar ettiği halde diğer şirketlere ihale koparabilmek için mideleri bulandıracak ölçüsüzlükte yağcılık ve yalakalık yapabilmek için yayın hayatını sürdürenler vardır. Halbuki dünya standartlarında basının karakteri muhalif olmak, eleştirmek, yol göstermektir. Oysaki bizde tam tersini görmek daha çok rastlanan bir durumdur.
Gelelim Kanal 52’ye: Bir yerel kanaldır. Ekonomik açıdan var olabilmek için bugüne kadar mümkün olduğunca suya sabuna dokunmayan bir yayın politikası izlemiştir. Bu politika da bazıları açısından doğru, bazıları açısından yanlış olabilir. Esas konumuz da bu değildir. Geçtiğimiz hafta içinde yayın yaptığı binanın imar durumu ile ilgili bir eksiklik bahane edilerek, yayının yapıldığı bina boşaltılmış ve mühürlenmiştir. Yapılan işlem yasal mıdır? Evet yasaldır. Peki ya etik midir? Asla değildir. Çünkü:
*Orduda bu probleme sahip tek bina kanal 52 nin yayın yaptığı bina mıdır? Hatta başka televizyon binaları bile var mıdır, yok mudur?
*Bu bina kaç senelik binadır? Neden bugün fark edilmiştir?
Yaptığım görüşmelerde: ‘Kanal 52 nin yayının durdurulması, basın özgürlüğünün baltalanması söz konusu değildir. Mevzuata uygun olmayan bina mühürlenmiştir.’ Yaklaşımını kabul etmiyorum. Olaya bu açıdan bakmak kendi kendimizi kandırmaktır. Yapılan uygulama bal gibi kanal 52’yi mağdur etme uygulamasıdır.
Bir de madalyonun arka yüzünü ele alalım. Yukarda kanal 52 nin yayın politikasını kendi açımızdan yazmıştık. Kanal 52 zülfü yâre neden dokunmuştur? Yayın politikasını değiştirip basının gerçek görevine dönerek muhalefet mi yapacaktır, yoksa işin içinde bilemediğimiz başkaca hususlar mı vardır? Eğer bundan sonra yapılan ve yapılacak olan hatalara göz yummayacaksa şimdiden kutluyoruz.
