Görüntülenen Sayı: 2410
2799 | Yayım Tarihi: 6 Ekim 2017 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » SAMAN İTHAL EDERSİN AMA DEMOKRASİ EDEMEZSİN

SAMAN İTHAL EDERSİN AMA DEMOKRASİ EDEMEZSİN

Zekeriya ERUZUN

Zekeriya ERUZUN

bilgi@gunesgazetesi.net
Facebook'ta Paylaş

     Bir kere şu konuda anlaşalım:
     Demokraside tek adamlık olmaz.
     Ya da...
    Tek adamlığın olduğu yerde demokrasi olmaz.
    Bundan, sadece gelmiş geçmiş iktidar partilerini kastettiğim anlaşılmasın.
     İktidarlar da, iktidar yüzü göremeyen partiler de potanın içindedir.
     “Efendim; biz diğerlerinden biraz daha demokratız. Arada bir de olsa önseçim yapıyoruz.”
     Bu tür savunma veya değerlendirmelerle karşılaşabiliyoruz.
     Diğerlerinden görece biraz daha iyi olmak, ne yazık ki; demokrat olunduğu anlamına gelmiyor.
     Demokratlığını kıyaslamak mı istiyorsun?
     Gelişmiş demokrasilerdeki partileri ölçü alacaksın.
     Haberlerde biraz gözünüz kulağınız varsa duyarsınız:
     Filan parti, filan il başkanını görevden alıp, yerine yeni bir isim atayabiliyor.
     Bir devlet hiyerarşisi içinde bunlar olabilir.
     Ama siyasi parti olarak bunu yaptığınızda demokrasiden söz edemezsiniz.
     Mesela...
     Filan partinin, filan ilçede olağan kongresi yapılacak.
     Talihsizliğe bakın ki; kongreye iki liste katılıyor.
     Genel merkez hemen harekete geçiyor ve kongreyi erteliyor.
     Sözkonusu erteleme, kendi istediği tek liste seçime girinceye kadar sürüyor.
     Hadi buna da “demokrasi” deyin bakalım...
     Sandıktan çıkan milli iradenin göreve gelmesi, demokrasinin diğer aşamalarını görmezden gelmemizi gerektirmiyor.
     Gelelim milletvekili seçimlerine...
     Bir milletvekili adayı, genel seçim kampanyasında seçmene “olup olmadık diller” dökerek, kapağı meclise atıyor.  
     Kim diyebilir ki; seçildikten sonra bir milletvekili, liderinden çok halkın sesini dinliyor?
     Kim diyebilir ki; bir milletvekili liderinden ziyade halkın karşısında önünü ilikliyor.  
     Şu soruyu da özellikle bölge insanımıza soruyorum:
     Kim diyebilir ki; milletvekillerimiz fındık konusunda cesaret gerektiren hamleler yaparak Ankara’nın ilgili ve etkili merciilerini zorladı?
     Eğer zorlasaydı tarım bakanı çıkıp; “Fiyat politikamızdan, üreticinin yüzde sekseni memnun” diyebilir miydi?
     Bu gelişmenin ardından şu cümleyi kurmak çok mu haksızca olur?
     Demek ki; fındık coğrafyasında sayıları onları bulan milletvekilleri, Karadeniz’in içler acısı durumunu Fakıbaba’ya tam anlatmadı ya da anlatamadı.
     Her defasında böyle olacaksa; halkın sorunlarına değil, siyasi üstlerinin senaryosuna göre hareket edecek bir vekil adayına ben neden oy veriyorum?
      Bu sorunun cevabı üzerinde etraflıca düşünmek gerekmez mi?
     Çok basit bir mantıkla; “benim oyumu alanın, dertlerime kulak verip çözüm üretmesi gerekir.”
     Yani, yanımda olması ve Ankara’yı benim lehimde etkilemesi gerekir.
     Bu ülke samanın ithal edildiğini de gördü.
Ama kimse “demokrasi” ithal edeceğimizi düşünmesin.
      Çünkü biz; yakın geçmişte bazı ülkelere demokrasinin ve insan haklarının nasıl gönderildiğini de gördük.
     Bu evrensel kavramları kullananlar; kan, gözyaşı, ölüm ve acıdan başka hiç birşey vermediler.   
     Siyasi partiler kanunu, parti içi demokrasi, seçim kanunu, seçim barajı... vs.
     Yıllardır konuşulan bu konularda kılımızı oynatmadığımız sürece, “tipik” ve “silik” bir üçüncü dünya ülkesi konumundan kurtulacağımızı kimse beklemesin.
      En azından ben beklemiyorum.
     HOŞÇAKALIN

 

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.