"ÇANAKKALE GEÇİLMEZ" Mİ?
Yüzüncü yılında 18 Mart Çanakkale Savaşı’nda ölen dedelerimizi saygı ile andık. İngiliz ve Fransız donanmasının Türk topçularının ve mayın gemilerinin üstün çabaları sonucu boğazı geçemeyip geri çekilmesi “Çanakkale Geçilmez” sloganını yaratmıştı. Daha sonra kara çıkarmasında da İtilaf orduları başarılı olamadılar ve Çanakkale Savaşları çok ağır kayıplara mal olsa da tarihe bir Türk zaferi olarak geçti.
Bu destansı direnişin sırrı, Balkan Savaşlarında ve Sarıkamış’ta ağır yenilgiler alan ordunun, elinde kalan son toprakları da kaybetme korkusuyla canhıraş bir direniş göstermesidir. Savaş kendi topraklarımızda ve İstanbul’un kapısı sayılan bir yerde verildiğinden moral güç de Türklerdeydi. Çanakkale, Sarıkamış ve Suriye gibi ikmal için uzak bir diyar da değildi. Seyit Onbaşı, o 276 kiloluk mermiyi herhalde ne Kanal’da, ne Galiçya’da ne de Kore’de kaldırabilirdi.
İtilaf Devletleri Çanakkale’yi geçebilselerdi, hem müttefikleri olan Rus ordusuyla temasa geçebilecekler hem de İstanbul’u işgal edebileceklerdi. Başkentleri işgal altında kalan Türkler Anadolu’ya çekilme planları yapmışlardı ve muhtemelen Kurtuluş Savaşı’nda kurulan cepheler daha o zaman Anadolu’da kurulacaktı. Çanakkale Savaşları kaybedilseydi Osmanlıda bir hükümet darbesine sebep olur muydu? Yeni kurulacak başka bir İttihatçı veya İtilafçı hükümet, daha o zaman nasıl bir barış anlaşması yapardı? Rusya’da Bolşevik devrimi olmaz mıydı? Bütün bunları kestirmek mümkün değildir.
Ancak “Çanakkale geçilmez”, içeriği doldurulması gereken bir ifadedir. Çanakkale geçilir ve geçilmiştir de! Çanakkale üç ayrı tarihte ve üç şekilde geçilmiştir:
1. 1915’te İtilaf donanması ve kara ordusu Çanakkale’yi geçememiştir ama aynı donanma 1918 Mütarekesinden sonra ellerini kollarını sallayarak ve hiçbir direnişle karşılaşmadan mütareke gereği Çanakkale’yi geçmişler ve 61 parça gemileriyle İstanbul’a demir atmışlardır. Yalnız bir cephede başarı yetmemiştir. Genel olarak savaşı kazanamazsanız Çanakkale’de geçilir, başka sınırlar ve sular da geçilir…
2. İtilaf donanması Çanakkale’yi geçememiştir ama Alman donanmasına ait iki savaş gemisi Çanakkale’yi geçmiştir! Bu iki gemi, Türkiye’nin savaşa girmesinde de önemli bir gerekçe yaratmıştır. İngiliz ve Fransızlar emperyalist devletlerdi ama Almanlar da mazlum ve masum değillerdi. Almanlar emperyalist yeniden bölüşümde İtilaf’la savaşıyordu. Almanlar yalnız Çanakkale’yi geçmekle kalmamışlar, Türkiye’nin bütününü ele geçirmişlerdi. Almanların Türkiye’ye “Enverland” adını vermeleri bu nedenledir. Demek ki, kendinize dost edindiğiniz bir emperyalist, savaşsız da boğazlarınızı, sınırlarınızı geçebiliyor. Bu duruma dikkat çekmediğimiz sürece Çanakkale’de yatan şehitlerimizi doğru bir biçimde anmış olamayız. Çanakkale anmalarının en eksik kalan yanı budur.
3. Dahası var: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin emperyalist Atlantik Paktı’nın koltuğu altına sığınmasıyla ABD ve müttefikleri yalnız Çanakkale’den değil, diğer limanlarımızdan, demiryollarından, karayollarından ve havayollarından ülkemize girmişlerdir. Ülkemizin ordusunu kendilerine bağlamışlar, yer altı ve yer üstü servetlerimizi işletme haklarını elde etmişler, kültürlerini ülkemize ihraç etmişler, halk güçlerini bastırmak için gizli örgütler kurmuşlar, kargaşa yaratmışlar, darbeler yaptırmışlardır. Bütün bunları savaşmadan yapmışlardır. Demek ki Çanakkaleleri geçmek, yalnız savaşılarak değil, ülkeyi yönetenlerin rızası ile de yapılabilir.
Çanakkale’de yapılan törenlerde, bu zafer günü nedeniyle yapılan programlarda, kaleme alınan yazılarda “Çanakkale geçilmez” sloganının kullanan kesimlerin farklı amaçları olduğu anlaşılıyor. Bir kısmımız Türk milletinin yaşama kabiliyetine vurgu yapıp bu zaferi geleceğin moral unsuru olarak kullanırken, bir kısmı parlak nutuklarla Türkiye’nin dışarıya bağımlığının üstünü örtmek, işbirlikçiliklerinin üzerine bir cila çekmek için kullanıyor.
Çanakkale Savaşı, gerçekte anlayanlar için büyük derslerle doludur: Türkiye, hiçbir emperyalist bloğa katılmadan tam bağımsız bir ülke olmalıdır. Türkiye, kendi iradesini hiçbir devlete teslim etmemelidir. Türkiye, başkalarının çıkarlarını kendi çıkarları gibi algılayıp hiçbir dış maceraya kapılmamalıdır. Gerektiğinde dışarıya karşı başarılı bir milli direniş yaratabilmek için ülkede unsurlar arasında barışı gerçekleştirmelerinin yollarını aramalıdır.
Çanakkale Savaşlarında başkomutan Enver Paşa idi. Bu zafere rağmen, onun mütarekenin ertesi günü, bazı arkadaşlarıyla bir Alman zırhlısına binip gizlice ülkeden kaçmasını neye yoruyorsunuz?
------------------
Fotoğraf, 2005'te Havran'da çekilmiştir.