"ÖMÜR BİR NEFES DERİNDEN"
Yaşadığımız her şeyi ekonomiyle ilişkilendirmek mümkün…
Para-pul olmadan Allah’ın yarattığı şu gezegende ihtiyaçları karşılamak, belli standartları yakalamak ve bir yerden bir yere gitmek mümkün değil…
En basit ihtiyaçlar bile para olmadan karşılanamıyor.
İlle de para…
Ve insanoğlu onun ardından koşarken öyle bir yıpranıyor ki…
Depresyona giriyor.
Panik atak yaşıyor.
Kin ve nefret besliyor.
İntikam peşine düşüyor.
Sözlü ya da fiziksel kavgalar ediyor.
Gece uykuları haram oluyor.
Hepsinden önemlisi de öfke kusuyor.
İnsanoğlunun sacayağı misali olmazsa olmazları var.
Su, toprak, hava…
Bunlardan biri olmadığında insanoğlu yoktur.
Daha doğrusu canlı yoktur.
Şimdi bu üç ögeyi ekonomi boyutundan ele alalım.
Suya para ödüyoruz.
Miras kalmadıysa toprağa da para ödüyoruz.
Ama hava öyle değil…
Dünyanın neresine giderseniz gidin aldığınız havaya ödeme yapmazsınız.
Sözün özü, nefes almak parayla değil…
Henüz gelmiş geçmiş hiçbir yönetim biçimi, nefes almaya vergi koyamadı.
Belki de elle tutulmadığı içindir.
Ama insanoğlu; bedava olan hiçbir şeye itibar etmediğinden nefesin önemini yeterince kavrayamadı.
Bu noktada akla şu gelebilir.
“Ne yani? Biz nefessiz mi yaşıyoruz?”
Evet, bir anlamda nefessiz yaşıyoruz.
Yeterince nefes almıyoruz.
O nedenle de birçok hastalığı kendi elimizle davet ediyoruz.
Yaradan öyle şahane tasarlamış ki bizi…
Doğru ve yeterince nefes alındığında mucizevî sonuçlar vermekte…
Hemen her hastalığa karşı vücuda alınan oksijen, doktora ihtiyaç bırakmayacak sonuçlar doğurmaktadır.
Zannediyorum doktorların işsiz kalmaması için doğru nefes almayı hep ihmal ediyoruz.(!)
Günlük koşuşturmalarımızda aldığımız nefesin yeterli gelmediğini kaçımız biliyor?
Dursun Ali Akınet abimizin ve üstadımızın “Ölüm bir nefes derinden” dizesi üzerine acaba kaç kişi kafa yordu?
Kanuni Sultan Süleyman’ın bu konudaki sözünü hatırlayan var mı?
“Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…”
Bu satırları; “Eee? Ne olmuş yani?” frekansında olanlar için yazmıyorum.
Öfkesinden şikâyetçi olanlar için yazıyorum.
Depresyona girenler, panik atak yaşayanlar veya çeşitli korkularından muzdaripler için yazıyorum.
Bütün mesele oksijenin beynimize ulaşmasında…
Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
İyi de, doğru nefesi nasıl alacağız?
Bu konuda benim de bildiğim birkaç teknik var elbette…
Ancak bunları yazarak buradan “bilgiçlik taslamak” istemiyorum.
Araştıranlar doğru bilgiye mutlaka ulaşacaktır.
Doğru bilgiye ulaştığınızda ve bunu uyguladığınızda…
Hayatınızın değişmeye başladığını göreceksiniz.
HOŞÇAKALIN…