BERKİN
Ne söylenir küçük bir çocuğun ölümünün ardından, hangi söz eksik kalmaz, hangi bakış dindirebilir annesinin yüreğindeki acıyı, hangi ateş dağlayabilir içindeki yarayı…
Berkin’in bir sabah ekmek almaya giderken başlayan yaşam savaşı, 269 gün sonra sona erdi. 12 Mart günü cenazesinde, onbinler yanındaydı. Ülkenin her yerinde insanlar, artık bu acılar son bulsun, bir daha böyle ölümler olmasın, sorumlular cezalandırılsın diye yürüyordu. Cenaze süresince, sakin ve vakur bir kalabalık vardı. Fakat cenaze sonrasında, polis müdahalesiyle ve bazı grupların da kendi aralarında çatışmasıyla bu kez de Burakcan öldü, gencecik polis memurumuz Ahmet Küçüktağ hayatını yitirdi. Yine gaz kapsüllerinden yaralanmalar oldu, biber gazlarıyla zehirlenenler sağa sola kaçıştı, evlere, işyerlerine sığındı.
Son bulsun dediklerimiz, yeniden başımıza geldi, aynı olaylar yeniden tekrarlandı. İsteğimiz demokratik bir ülkede yaşamaksa ve çocuklar sokaklarda ölmesin, özgürce dolaşsın ve güvenle yürüsün yarınlara demekse, sağduyulu ve sakin olmalıyız tam da bu zamanda. Sesimizi çıkarmalı, sorumluların bulunmasını istemeli, fakat kin ve nefret söylemlerinden uzak durmalıyız. Adaletin ve demokrasinin yeniden tüm gücüyle işlerlik kazanması için elimizden geleni yapmalı, demokratik tepkilerimizi göstermeli, fakat ülkemizin karmaşanın içine atılmasını engellemeliyiz.
Bu günlerde, siyasilere ve yöneticilere büyük iş düşmektedir. İnsanları ayrıştırıcı, daha fazla kin ve nefrete sevkedici açıklamalar yerine, acıları paylaşan ve hataları kabul eden, aynı yanlışları tekrarlamayan ifadeler kullanılmalıdır. Oysa okuyor ve dinliyoruz ki, hükümet halen aynı söylemlerine devam ediyor.
Sayın Başbakana olaylar sorulunca, "Türkiye o işleri aştı. Piyasadaki dalgalanmalar böyle bir ani rüzgar gibidir, gelir geçer. Mayıs'ta Haziran'da aynı şeyleri yaptılar, piyasa kendini topladı. Sabah olumsuz şeyler oldu, sonra faiz rayına oturmaya başladı" yanıtı verirse,
Eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, yurt genelinde düzenlenen eylemlerle ilgili Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, "Terörün bitmesinden ve kardeşliğimizden rahatsız olup çözüm sürecini hedef alan nekrofillere de gereken cevabı milletimiz 30 Mart'ta verecek"derse; maalesef insanların acıları ve söylemleri ile hiçbir empati kurulmadığının ve aksine insanlardan gitgide uzaklaşıldığının ve aradaki uçurumun daha da arttığının resmidir.
Oysa iktidardakiler halkı kucaklamalı, halkın isteklerini, acılarını, dertlerini sahiplenmeli; her bir bireyin yüreğinden geçenle empati kurabilmeli. Daha fazla yol, daha fazla beton, daha fazla bina, neye yarar, içinde insan mutlu olamadıktan sonra. O yollarda çocuklar özgürce koşamıyorsa, o yollarda insanlar birbirinden hınçla ve nefretle kaçıyorsa, yolumuz toprak, binamız kerpiç olsun, yeter ki gönlümüz hoş içimiz rahat olsun. Yani kısacası ben icraata değil, lafa bakarım sevgili okurlar…