DİNDE İRADE
Din: Arapça bir kelime. Doğa üstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara, Tanrıya inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum. Bu nitelikteki inançları kurallar,kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen: Müslüman dini. Hıristiyan dini. İnanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü.
İrade: İstek, dilek. Buyruk. Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü.
Din hayatını, mukaddes kitapların zekaya hitap eden. Emir ve yasaklarının bütünü halinde. Kilisenin islamda şeriatın asırlardan beri ortaya koyduğu kaidelerin aynen kabulü olarak anlayanlar Yalnız bunlara bağlanmakla vazifeleri tamam oldu zannettiler. Böylelikle içlerinde rahatlığa kavuşmak isteyen bu adamlar. Her iki dinde kendi ruhlarına ihanet ettiler.Örnek halen devam eden Haçlı Savaşları. Papazın önünde günah çıkartmakla temizlendiğini zanneden Hıristiyan. Veya camide mevlit okutup yemeğini yerde diz çöküp yemekle Allah’a yarandığını sanan Müslüman.Ruhunu kuvvetlendirmiş ve Allah’a yaranabilmiş. Kendini ona yakınlaşmış sanmasın. Bu hareket ancak kendi düşüncesine tatmin getirmekten başka şeye yaramaz. Bu her sahada vazifesini yapan insanın elde edebileceği geçici bir huzurdur. Çok defa bir gururla beraber bulunur. Mümin, başkalarına benzememekle övünen tebessümiyle kavuk ve cübbe düşkünü bir ikiyüzlü olur. Son asırlarda ve zamanımızda olduğu gibi Müslümanlar arasında şeriatın emirlerine itaat. Onların gurur serveti haline gelir. Bugün Suudi Arabistan bunları uyguluyor. Kadınlar kanun önünde eşit değil. Örneğin köle durumunda. Hırsızlık yapanın eli kesiliyor. Cinayet işleyenin kafası kesiliyor. Onların gurur serveti bugün budur. Ahiret yorumcuları tarafından sanki Allah’ın umumi vekaletine sahiplermiş gibi.İman ile küfrün sınırları sımsıkı ayrılır. Allah karşısında edep düşmanı olan bu hareketin ilk zararı bunu yapanların ellerindeki tesbih ile. Dillerindeki salavata rağmen. Kendilerinin Allahtan habersiz. İlahi iradeye gönülleri sımsıkı kapalı hale gelebilmeleridir. Din sahipleri diye tanınan bu muhteris zümrenin yanında. Birçok kemal aşıkı. Temiz ve açık gönüller. Bunların işlerinde sezdikleri karanlıktan kaçarak ilahi iradeye sığınırlar. (İslam ülkelerinin birçoğunda her gün onlarca insan ölüyor. Bunu önlemeye çalışan var mı? Cennet - cehennem ticareti ile geçinen ruhsuz sofular. Pek çok ruhların Allah’a yaklaşmasına engel oldular. İslamda tarikat, şeriatçıların ruhsuz tahakkümünden ruhları kurtarmıştı. O da kendi yolsuzluklarıyla yıkılınca İslam sahipsiz kaldı. Zamanımızın din yayıcıları şeriat enkazını toplayıp halkın vicdanına perakende satış yapmakla geçinme yolunu tuttular. İslam dini bunların elinde kaldıkça kalkınamayacaktır. Dini zeka eseri bir fikir sisteminden ibaret sayanların yanında. Onu sade bir duygu işi zannedenlerde vardır. Bunlar kilise ve mescitlerde güzel sesle din musikisi dinlerken. Bol bol gözyaşı dökenler. Veya cehennem ateşinin kızgınlığından korkarak secdeye kapananlardır. Kalpde sade duygular doğuran mürşid, gerçek mürşid olamaz. Din, hem zeka, hem dünya aleminin üstünde bir irade hadisesidir. Bizim irademizi Allah’ın iradesine bağlayıcı bir harekettir.Bu iradenin şuurlu ve sürurlu adımlarında hem zekanın, hem de duyguların hissesi vardır. Ancak kaynak ve mihver bizi sonsuzluğa bağlayan bir iradedir. Din hareketi ilk hamlesinde her şeyden vazgeçmek değildir.Böyle bir içini fakirleştirme egzersizi ruh için kısırlaştırıcı ve hastalık yaratıcı olur. Din hareketi böyle başlamaz.Kendinden bir şeyi feda eden. Muhakkak onu başka bir şey pahasına feda etmiştir. Beden zevklerini ve dünya varlığını gelişi güzel veren insan. Onu ileride elde edeceği aynı cinsten saadet metaının karşılığı olarak. Feda edebilmiş kurnaz bir muhteris gibidir. Ahiretten ibaret olan bu istikbali bekleyiş. Yeri olan dünyada ise verdiğinin faizini isteyip duracaktır. Bu faizcinin, üzerine haciz koyduğu eşya, yine bizim dünya varlıklarımız olacak. Böyle zahid, dünya derdinden bir türlü kurtulmayacaktır.Din, sonsuzluk iradesini kazanma egzersizleriyle başlar. Allah’ın (c.c.) iradesi kazanıldığı nisbette insan gözünde dünya metaının değeri kaybolur. Onlar kendiliğinden bizi bırakıp silinerek çekilirler. Dinde Allah’a teslim oluş vardır. Fani (ölümlü) iradelerin yerine Allah’ın iradesini istemektir. Yoksa teslim olmak her türlü iradeden vazgeçip bir baş dönmesine kendini bırakmak değildir. Zamanımızın meselesi ne teknik, ne atom, ve ne siyaset meselesi. Kısaca irade meselesidir.
-Devamı Haftaya-
Kaynak: İradenin Davası -Nurettin TOPÇU