ENVER YILMAZ ve AKPARTİ BAŞARMAYA MECBUR
Açık söyleyeyim bir tarihte (içime tam sinmeden) istikrar ve iktidar adına Süleyman Demirel’e oy vermiş isem de Menderes – Özal – Erdoğan çizgisinde bir insanım. Bu yüzden seçimler yaklaştığında AKPARTİ’ li tarafım ortaya çıkar, bu yaşımda dere bayır gezme şansım olmadığından ben de köşemden dilim döndüğünce fikir vermeye çalışırım. AKPARTİ Büyükşehir Belediye Başkan adayı Milletvekilimiz Enver Yılmaz Bey yazacaklarımı elbette benden daha iyi biliyordur amma ben yine de duramam, yazarım.
Gençliğimde rahmetli Cemal Kutay’ın “Türkiye İstiklal ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi” isimli 20 ciltlik muazzam eserinin üç dört cildini iyice okumuş, diğer ciltleri de inceledikten sonra “bundan başkaları da istifade etmeli” diyerek bir cami kütüphanesine hediye etmiştim. Rahmetli C. Kutay eserinde insanımız için “uzun vadeli işlere tahammülsüzlük” tabirini çok sık ve yakınarak kullanmıştı. Rahmetli Menderes ‘in iktidarından yedi buçuk yıl sonra üçüncü seçim yapıldı. Demirel’li AP bir dönem zirvede kaldı. CHP ile rahmetli Ecevit de bir dönem zirve yaptı. Rahmetli Özal ve ANAP iki dönemden sonra inişe geçti. Milletimizin yenilik isteyen ve biraz da tahammülsüz bu yapısına en çok dayanan parti, yenilikçi dinamik yapısı ile AKPARTİ ve Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Üçüncü (ustalık) döneminde oyları %50 yi bulan AKPARTİ’ nin Ordu İlindeki son oy oranı %60. Dikkat! Bizce bundan sonra Ordu’da ancak %5 var. O da çok iyi bir ekip ile ancak toparlanır. Ordu ortalaması adeta Türkiye’yi de gösteriyor. Ülkemizde %30’a yakın sosyal demokrat oylar, %10 veya biraz üstünde radikal muhafazakâr milliyetçiler, %5 veya %7 Kürt milliyetçileri; geriye kalan zaten belli. Demek ki başkan adaylarının hata yapma şansı yok. Hata yaparsa ayan beyan görülür.
Bu yüzden öncelikle İlçe Belediye Başkan adayları ve Belediye Meclisi adayları çok önemli. Zira biliniyor ki seçmen oy kullanırken yerelde ekibe çok önem veriyor. Bu yüzden değişim, tazelenme havası veren yeni adayları kadroya katarken, eskilerin emek hizmet ve çevreleri göz ardı edilmemeli. Buna karşın mevcut adayların yıpranmışlıkları ve risk taşımakta olduğu da unutulmamalı. Her hangi biri için uydurma da olsa bir belge, bir kaset, yanlış atılmış bir adım seçim kaybettirebilir. Yeni bir aday ise daha istekli bir ekiple projelere dayanan seçim faaliyetlerini rahat yapabilir. Zor iş. Sonuçta vah çekmemek için dürüst, çalışkan, karakter sahibi, oy getirecek insanlardan ekip yapmak en doğrusudur.
Rahmetli Menderes’in son döneminde Fatsa’da yapmış olduğu seçim konuşmasından bir cümle hatırlıyorum. “Bu tarihte ulaştığımız demir-çelik üretim kapasitesini bana 1950 yılında verselerdi; bugün Dünyanın en muazzam donanmalarını denize indirmeye muktedir olacaktık.” İçinde rakam var, güven var, hedef var. Nasıl alkışlanmaz?! İnsanımız, seçmenimiz vaad dinlemeyi seviyor. Bunu unutmamamız lazım. Elbette seçmeni kandırmak için bol keseden sallamak AKPARTİ’ ye uymaz. Demek istediğim seçmenin ihtiyacı, arzusu yönünde proje üretmek ve bunları izah etmek. Buna ilaveten Büyükşehir kavramını iyi anlatmak, kuruluşunda, hizmet dağılımında, personel yapılanmasında adaletli olunacağına inandırıcı şekilde taahhütte bulunmak gerekir.
Son olarak seçim yerelde de olsa iktidardan kopmayı ben koalisyona düşmek gibi anlıyorum ki Ordu İlimizi bundan Allah muhafaza etsin. Koalisyon dönemlerinde Ülke de Millet de neler çekti hepimiz gördük. Büyükşehir Belediyelerinin nüfus ve ekonomisi toplamı Türkiye’nin %75’ i ne karşılık geliyor.Ordu da bunun bir parçası. Bu anlayışla AKPARTİ ve Enver Yılmaz başarmak zorunda diyorum çünkü “her şey Türkiye için.”