HATALAR VE ŞANS
İnsan hata yapar. Partiler hata yapar. Hükümet de hata yapar. Hatanın da bir cezası, bir bedeli olur.Yer yüzünde belki de ilk defa hatasının bedelini ödemek yerine taltif edilen bir hükümet görüyoruz.
Geçen yıl Anayasa değişikliği oylanırken adalet reformu yapıyoruz dediler. 12 Eylül’ün sorumlularını cezalandıracağız dediler. Hükümete karşı olan saflar bile bu aldatmaca karşısında yelkenleri indirdiler. Üzerinden bir yıl geçti. Bırakın cezalandırmayı, yargılayamadılar bile. Herkes kabuğuna çekildi. Ses yok. Yargıda istedikleri gibi atamalar yapılıyor. Küçük bir kitlenin dışında bu konuda kimse ‘Tüh! Yanılmışım!’ bile demiyor. Sanatçı Levent Kırca’nın parodilerinde olduğu gibi seyyar mahkemeler kurdular. Olmaz böyle şey denildi. Eleştirenlerle dalga geçildi. Terörü önlemek için gerekliydi. Bunda ne var diye arka çıktılar. Bugün bizzat seyyar mahkeme kurulmasının hata olduğu, bir daha böyle bir şeyin olamayacağı Sayın Başbakan tarafından dile getiriliyor. Ama hala bu hata nedeniyle bir eleştiri getirilmediği gibi suskunluk ısrarla korunuyor.
Devlet terörün odağındakilerle görüşüyor denildi. Önce görüşmeler inkar edildi. Şimdi, evet görüşüldü. Ama görüşmeleri hükümet değil devlet yaptı deniliyor. Peki bu devleti kim temsil ediyor? Bu devleti yöneten, yönlendiren kim?
Sayın Başbakan: ‘Bunlar devlet ile hükümet ayrımını bilmiyor’ diyerek kendisini aklamak istiyor. İşin en acı tarafı da bu ifadeye alkış tutulmasıdır.
Yukarda söylediğimiz gibi insan da hata yapabilir, parti de, hükümet de… Ancak her hatanın da bir faturası olmalıdır. Biz fatura ödenmesinden vaz geçtik, övgüler yağdırılmasını da kabullenemiyoruz.
Peki bu bir şans mıdır?
Elbette şans değildir. YÖK ten başlayarak yapılan özel dizayn etme hareketi, büyük ve ödenemez vergi tehditleri ile basının hizaya çekilmesi, ihalelerin yönlendirilmesi, yargı reformu adı altında yargının istenildiği gibi idare edilebiliyor olması ortalığı dikensiz gül bahçesine çevirince hataların şansla kapatılmak yerine hakimiyetle yönlendirildiğini göstermektedir. Ancak unutulan bir şey vardır. O da tarih. Bugün yapılanlar oldu bittiye getirilse de tarih hiçbir hatayı affetmeyecektir. Bir kuşak tarihin yargılamasını ve cazsını görmeyebilir. Ama unutulmamalıdır ki belli bir kuşak bunu mutlaka görecektir. Eğer tarih de göstermezse demek ki yapılanlar tümüyle doğrudur.