SİYANÜRLE ALTIN ÇIKARMA İŞİ
Bu konuyla ilgili olarak Sayın Valimiz Kültür Sarayı’nda bir toplantı yaptı. Biz de davet edildik. Vali Bey toplantıda HES’lerle ilgili açıklama yaptı. Toprak altındaki madenlerin ülke ekonomisine katkı sağlaması gerektiğini söyledi. Sonra siyanürle altın çıkarma işini protesto etmek için İstanbul’dan, Ankara’dan gelen protestoculara itibar etmememizi istedi. Konuşması bu minvaldeydi.
Bizler ne zararsız HES’e ne de zararsız maden çıkarmaya karşıyız. Yalnız bu iş Amerika’da, Avustralya’da doğaya zarar vermeden nasıl çıkarılıyorsa burada da öyle çıkarılsın istiyoruz. Eğer maden toprak altından siyanürle çıkarılır ve siyanür de buharlaşırsa ELEKÇİ HAVZASI Fatsa’nın hava koridorudur. Orada Organize Sanayinin yapılması bile bu nedenle uygun görülmemiştir. ( Fatsa’da rüzgar ve hava hareketi yıldız karaya istikametindedir. Yani kuzey –batı)Sonuç olarak oradan siyanür buharı çıkarsa bu buhar Fatsa’nın üzerinde yoğunlaşır.
Bu ve buna benzer bilgileri Vali Beye aktardık. Vali Bey de, “ Bu işi akademisyenlere bırakalım. “ dedi. Bana göre Vali Bey bu noktada yanıldı. Çünkü Türkiye’de akademisyen dedikleri adamlar, Türk Ordusu’nun Genel Kurmay Başkanını terör örgütü kurucusu diye hapse attırdı.
Benim Vali Beye teklifim, öncelikle altın çıkaracak firmanın daha önce iş yaptığı bölgede ( Bergama, Tavşanlı, Menemen ) doğayı tahrip etmeden çalışıp çalışmadığına bakmak sonra bu konuda karar vermektir. Bilmem yanılıyor muyum?
Bu toplantının en çarpıcı konuşmasını Osman Güvenalp yaptı. Vali beye hitaben yaptığı konuşmada bu madenin çalışmasının durdurulmasını istediklerini, bu konuda görevini yapmayanları mahkemeye verdiklerini söyledi. Vali Bey de, “ İyi yapmışsınız.” deyince Osman Güvenalp, “ Vali Bey sizi de mahkemeye verdim” dedi. Vali Bey, gülümsedi “ Öyle mi? “ dedi. Bana göre toplantının en demokratik yanı buydu…
FATSA BELEDİYE MECLİSİ NE İŞ YAPAR?
Ordu Büyükşehir Meclisi su paralarında soygun yapıyor, bizim mecliste tık yok. Sorsan, su paralarına zam yapılmadı diyorlar. Ama Ordu aylık su tonajında oyunla su bedelinde yaklaşık dört misli giydirmişler. Eskiden üç ayda 71 ton su kullanırsan 84 TL öderdin, bugün üç ayda 71 ton su kullanırsan 250 TL ödüyorsun. Nasıl giydirmişler ama!!! Meclisin ya hesabı kıt ya da kandırıldığını anlamıyor. ..
Benim bildiğim belediyeler zam yaparken kamu yararını ön plana çıkarır, aşırı kar gütmez. Fatsa Büyükşehre girdi, vatandaş kamu zararına uğradı. Sonuç olarak ben de belediyecilik yaptım. Biz ava çıkınca ( Zam’a demek istedim. ) tekli kırma tüfeğe12 numara saçma kullanıp atardık. Bu AKPli belediyelerde insaf kalmamış. Vatandaşa atarken beşli otomatik tüfeğe dom dom kurşunu koyup ateş ediyorlar. Vallahi önlerindeki avı ( vatandaşı) avlamak değil direk parçalamak… Acaba yanılıyor muyum?
KADIN CİNAYETLERİ
Son yıllarda gazetelerde, TV’de kocaları i tarafından ateşli silahlarla veya bıçakla katledilen hanımların haberlerini görüyoruz. Bu bir tür toplumsal cinnet. Bana göre bunun alt yapısında ekonomik sorunlar yatıyor. Yoksa bir insan 50- 60 bıçak darbesi ile veya pompalı tüfekle eşini öldürebilir mi? IŞİT militanları bile insanın yalnız boğazını kesiyor. İnsanı 50 – 60 yerinden delmiyor. Düşünüyorum da bu katliamlarda suç yalnız erkeklerde mi? Konu çok dramatik ve toplumun geldiği cinnet noktası çok acı. Olayı İHSAN TOPALOĞLU amcanın bir darb-ı mesel’i ile bitirmek istiyorum. Kasabanın birinde bir hamam varmış. Düzenli olarak hamama giden adamın biri her seferinde, “ Şunum kayboldu, bunum kayboldu. “ der, problem çıkarırmış. Bir gün hamamcının sabrı iyice taşmış ve , “ Bir daha hamamıma gelme. “ diyerek adamı kovmuş.
Aradan 5 -10 gün geçmiş, bizimki kirlenmiş, hamam ihtiyacı doğmuş. Ama kasabada sadece bir tek hamam var. Hamamcı da bunu içeri almıyor. Çaresiz hamamcının yanına gitmiş. “ Beni içeri al, yıkanayım. Vallahi nizalaşmayacağım, hiçbir şeyden şikâyet etmeyeceğim. “ diyerek yalvarmış. “ Peki.. “ demiş hamamcı, onu içeri almış. Adam sevinmiş, soyunmuş, hamama girmiş ve bir güzel yıkanmış. O güne kadar adamdan canı yanan hamamcı da adamın elbiselerini saklamış. Adam, havlu, peştamal hamamdan çıkmış, giyinecek, bakmış elbiseleri yok. Üzerinde peştamal ve havlu ile gelmiş hamamcının karşısına, “ Ben sana bir daha nizalaşmayacağım diye söz verdim. Ağzımı açıp tek kelime etmeyeceğim dedim. Ama gören Allah için konuşsun. Ben buraya böyle mi geldim?” demiş.
Ben de soruyorum, bu işte hep erkekler mi suçlu?