Novus Ordo Seclorum-43
Yeni Dünya Düzeni
Demirel Mason muydu?
Hürriyet Gazetesi'nin kurucusu Sedat Simavi'nin, ölümünden sonra yerine, oğulları Haldun ve Erol Simavi geçer. Çocukları da dahil, Hürriyet'in matbaa makinalarıyla oynayarak geçer. Ağabey Haldun, sert mizaca sahip, daha sade bir hayat sürerken, küçük kardeş Erol, daha havayi mizaçlıydı. Renkli sosyete gecelerinin, vazgeçilmez adamıydı Erol Simavi.
Hayata bakışları farklı olan iki kardeş, sonunda ayrılma kararı aldı. Hürriyet Gazetesi Erol Simavi'de kalırken, renkli web ofset makinaları, Haldun Simavi'nin oldu. İlerleyen günlerde Haldun Simavi, ilk renkli gazete Günaydın'ı kurarken, Hürriyet'in tirajı 1.000.000'u aşmıştı. Birbirlerine rakipti artık onlar. Erol çalkantılı hayatının yanında, 27 yaşında Mason locası üyesi olur. 30 Yaşında üstatlığa, 31 yaşında İstanbul Büyük Locası başkanlığına yükseldiğini, kendi ağzıyla Emin Çölaşan'a, Hürriyet Gazetesi'nin, 40. Yıl şerefine verdiği röportajda itiraf eder. Ama sadece kendini ifşa etmez. Bakalım hangi mason biraderini ele verir? İşte virgülüne noktasına dokunmadan o röportaj.
Emin Çölaşan: Şimdi de devam ediyor mu masonluğunuz?
Erol Simavi: Efendim masonluğum şöyle devam ediyor... 'Uyumamak için aidatımı ödüyorum. Ödemediğim takdirde uykuya geçmiş olurum.
Emin Çölaşan: Uykuya geçmek?... Yani o zaman üyeliğiniz askıya mı alınıyor?
Erol Simavi: Evet askıya alınıyor... Masonlukta, atılma diye birşey yoktur. Ama beni masonluktan soğutan olaylardan biri, Demirel'in meselesi olmuştur. Süleyman Demirel masondu. Hem de üstatlığa kadar çıkmış bir masondu.
Emin Çölaşan: Üstatlık nasıl oluyor?
Erol Simavi: Girersin ilk önce çırak olursun... Bir yıl sonra refik olursun. Ondan bir yıl sonra üstad olursun. Sonra da locanın, üstad-ı muhteremi olursun. Ben 3. senede üstad-ı muhterem oldum, 4. senede İstanbul Locası Başkanı oldum. O zamanlar, diyelim ki, 2.200 kadar mason vardı. İşte bunlardan 1.800 tanesinin başı ben oldum. Çok inandığım bir şeydi masonluk. Çok zevk alırdım, çok da çalışırdım... Orada çok şeyler öğrendim. İlk kopmam, Demirel'in AP Genel Başkanı olacağı zaman, mason olmadığını belirten belge istemesiyle başladı. Bu mektup kendisine verildi.
Emin Çölaşan : Peki niçin veriliyor?
Erol Simavi : Masonlukta bir adet vardır... 'Benim mason olmadığımı belirten bir belge verin.' diyen insana, o belge verilir. O sırada, Ankara'da ikinci büyük üstat ya da mason tabiriyle 'Kaymakam' Necdet Eregan'dı... Eregan 'Mobil' şirketinin ileri gelenlerinden. Bu belgeyi Demirel'e verince, bizim masonlar ikiye ayrıldı. Çünkü her yerde olduğu gibi, orda da CHP ve AP taraftarları vardı. Ben de maalesef, AP tarafında kaldım...
Emin Çölaşan : Niçin?
Erol Simavi : Çünkü sevdiğim arkadaşlarım vardı o tarafta... Kaldım ama soğudum. Devam etmemeye başladım. Yoksa Demirel, resmen masondur. Buna benzer belge olayı benimde başıma geldi. Locamda bir üstad vardı, şimdi ismini hatırlayamayacağım bir Musevi arkadaş... Bir Rum kızıyla evlenmeye kalkmıştı. Kızın ailesi de 'Biz masona kız vermeyiz!' diye diretiyordu. Geldi çocuk benden rica etti, bir mektup istedi. Bende kendisine mason olmadığı yolunda belge yazdım, altına da bastım imzayı! Sonra bunlar evlendi. Bana da gelip mason nikahı kıydırdılar.
Emin Çölaşan : Az önce, 'Bizde adettir, isteyene bilgi belge veririz.' dediniz. Nitekim sizde vermişsiniz. O halde Demirel'e verilen belgeye neden kızdınız?
Erol Simavi: Aman şekerim, birinin sebebi evlenmek için, öbürünün sebebi bütün Türkiye'ye kendisini mason değilmiş gibi tanıtmak için. Arada büyük fark var.
Özal'ın ölümünde, Erol Simavi'nin parmağı var mı? Abdi İpekçi ve Çetin Emeç'in suikastlerinin peşinden, Erol Simavi neden İsviçre'ye kaçtı? Bu iki duayen gazetecinin ölümünden sonra, Aydın Doğan'ın Milliyet ve Hürriyet gazetelerini alması tesadüf mü? Bu ve bundan fazlası, haftaya sadece gazeteniz Güneş'te.