Novus Ordo Seclorum-37
Yeni Dünya Düzeni
Gündem: 'Sermaye Sahipleri ve Türkiye!'
Çevremdeki herkes, bir ağız etmişcesine artık bu konuyu bırak, güncel yazılar yaz diyor. Eeee şimdi tüm parti liderlerin ağzından, küresel güçler ve sermaye sahipleri ile ilgili cümleler dökülüyor. Ben bunu, iki yıla yakın zamandır devam eden yazı dizimde, konu alıyorum. Yani gündemi, iki yıl önden takip etmişim.
Bu durumu Sayın Başbakan'ın, Fatsa'da düzenlediği açılış töreni konuşmasında daha net anladım. Daha önce Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan dışında, kimsenin dillendiremediği, 'sermaye sahipleri' lafı artık Sayın Erdoğan'ın dilindeydi. Ve saydım, en az on tane bu tip cümle kurdu. Bu çok önemli bir ayrıntı. Eğer yirmi dakikalık bir konuşma, dönüp dolaşıp hep aynı noktaya geliyorsa, araştırdığım konu bütün gündemin üstünde olduğunu gösterdi bana.
Şuan ortalık yangın yeri. Peşpeşe yeni dosyalar ortaya çıkıyor ve AKP'nin önemli isimlerinden, istifalar geliyor. Ortada bir yolsuzluk olduğu kesin. Benim buna şüphem yok. Fakat operasyonun başlangıç tarihi gayet ilginç. Tam 17 Aralık, yani İran Cumhurbaşkanı, Hasan Ruhani'nin Türkiye ile Maden anlaşması yapacağı gün oluyor bu operasyon. Bundan bir gün evvel ise Hakan Şükür AKP'den istifa ediyor. Niye secildiği bile belli olmayan, bir defa bile mecliste konuşma yapmayan Hakan Şükür, partisinden ayrılıyor. İnsanın aklına türlü senaryolar geliyor. Acaba Fethullah Gülen, ona '-Oraya dinamitleri yerleştirdim, hemen binayı terk et mi?' dedi. Çünkü Hakan Şükür'e ait üç adet Hidroelektrik santrali var. Maazallah, o da bu koca çığın altında kalabilirdi, Hoca ögrencisini emniyete almak istemiş olması muhtemel. Emniyet en güvenilen limanları şimdi. Ve operasyondan bir gün sonra ise, 23 Nisan 2013'te ABD'nin Temsilciler Heyeti (300'ler heyeti (hepsi siyonisttir) ), Türkiye-İran ilişkileri durmalı ve Halkbank'a dikkat kararı alan yetkililer, denetlemeci yolladılar ülkemize. ABD'nin Dış işler sorumlusu Kerry ise '-Yolsuzluğu takip ediyoruz.' dedi. Sanki biz onları, 'Watergate Skandalı' sırasında takip etmiştik.
Şimdi her liderin ağzının suyu akıyordur, Fethullah Gülen'in desteğini alabilmek için. Çünkü % 7'lik bir oy oranından bahsediliyor. Benim kanaatim kimse bu tip desteklerin peşinde olmamalı. Halkın ve yepyeni projelerin yanında olmalılar. Bu destekle iktidara gelen her partinin makus kaderi, hep aynı oldu yakın geçmişte. Kimse DSP, ANAP ve DYP örneklerini unutmasın. Şimdi ise çanlar AKP için çalıyor. Sermaye sahipleri ve cemaat destekli başlanılan iktidar yolculuğu, dersane ve İran ilişkileri yüzünden çıkmaz sokağa girdi. Siyasete zerre inanmayan bir kardeşiniz olarak, olaylara bir açıdan bakmamamız gerektiği düşüncesindeyim. Çok kaygan bir zemindeyiz, Rabb'im ülkemizi ve bizi korusun. Ondan başka sığınacak neyimiz kaldı ki?