ANKARA’DAN BASRİ GELMİŞ
Basri Bayraktar, geçen hafta Ankara’dan gelmişti. Boş zamanında Kiski Mahmut, Erhan Eroğlu, Sarı Selami ile birlikte köprüye doğru yürüyüş yaparken Kiski, Basri Bayraktaroğlu’na döner, “ Ulan Basri, bu Beco Ahmet okuldayken avanağın, kot kafanın biriydi. Nasıl oldu da Güneş Gazetesi’nde bu palavraları atıyor anlayamadım” der.
Kiski’nin benim hakkımdaki düşüncelerine yüzde yüz katılıyorum.
Biz, okurken kenar mahalle çocuğu idik. Anamız, babamız okula gelmezdi. Çarşı çocuklarının annesi - babası okula gelirdi. O zamanın hocaları kenar mahalle çocuklarını döver, çarşı çocuklarının gözünü yıldırırdı. eskiden prensler, prensesler saray bahçesinde yaramazlık yaptığında onların yerine başka çocuklar dövülürmüş. O prens ve prenseslerin yerine dövülenlere de ŞAMAR OĞLANI derlermiş. O günün hocaları bizleri şamar oğlanı yaptıkları için avanaklığımız, kot kafalılığımız oradan geliyor.
Palavracılığıma gelince o genetik yapımda var. Palavra atmak sanattır. Ona bir alt yapı lazım. Benim palavralarımdan en çok rahmetli arkadaşım EROL GÜNDÜZ muzdaripti. Erol, bana, “bu anlattıklarını sabaha kadar kafanda kurup, sabah bana anlatıyorsun, beni de gıcık ediyorsun” derdi.
Yaşanmış bir olayı yazayım. Birgün Koca Yusuf’la ( Şahin) İstiklal Caddesi’nde geziyoruz. Caddede sokak şarkıcıları var. Bir gruba yanaştık. CAZ Müziği çalıyorlar. Biraz daha yanaştık. Dinleyenler de istek şarkı istiyorlar. Bir müzisyen dikkatimi çekti. Adamın boyu kadar sacdan bir enstrümanı var. Adamın üflediği delik çay bardağı kadar. Ortası soba borusu gibi, ses verdiği yer mangal genişliğinde bir enstrüman. Sordum, trambon dediler. Adam üfledikçe trambondan ZART- ZORT diye ses çıkıyor. Adama yanaştım. Avanak bir ifade ile etrafındaki insanların duyabileceği bir şekilde “ bir Kolbastı çalar mısın” diye ricada bulundum. Adam bana pis pis baktı.
Şimdi şimdi Kiski Mahmut kardeşime soruyorum. Benim yaptığımı sen yapabilir misin? Bu da avanaklığımızın bize faydası!!!
Yine yaşanmış bir olay... Gürcistan Başbakanı gelecek. Biz de bizim restoranın karşısında yolun cep bölümünde karşılayıp, “ hoşgeldin” diyeceğiz. Bize verilen saate göre karşılama ekibi hazırlandı.
Başbakanla gelen Hayrullah Günal’dan bir telefon! “ Ahmet abi, biz erken düştük. Şu anda tüneli geçtik, haberin olsun” dedi. Şimdi ne yaparsın? Başbakanı karşılamak için kahvede bekleyenler, camiye namaza gitmiş, kimse yok... Hemen restoranda yemek yiyenlere durumu anlattım. Yardımlarını istedim ve onlar da kabul ettiler. Personel ve müşterileri yaklaşık 20 -25 kişiyi yolun kenarına tek sıra olarak dizdim. “Arkadaşlar, başbakan elinizi sıkınca GAMARCOBA deyin, gerisini bana bırakın” dedim.
Karşıdan başbakanın konvoyu göründü. Dev gibi siyah cipler cebe girdi. Kapılar açıldı, başbakan indi. Ben koştum, “hoşgeldiniz” dedim. Sonra ilk sıraya dizdiğim ilaç mümessili müşterilerimi ( hepsi siyah takım elbiseli, kravatlı, saçları afro yakışıklı delikanlılar) başbakana tanıştırırken , “ Sayın başbakanım, bunlar Kabakdağı’ndan sizi karşılamaya gelen gençler” dedim. Sonra normal giyimlileri diğer köylerden gelenler diye tanıttım. Benim restoranımda mutfakta çalışan belinde peştemal, başında çember olan dört kadını ve garsonları da halk oyunu ekibi olarak tanıtarak isterseniz oynatayım.” dedim. O da vaktinin olmadığını söyleyerek teşekkür etti.
Şimdi Kiski’ye soruyorum... Sen bunları yapabilir misin? Tabi ki yapamazsın. Çünkü senin genlerinde palavra yok. Sadece benden akıllısın diyebilirim. Neden diye sorarsan, bir Gürcü kızı ile evlenmeyi akıl ettin. Öldüğün zaman cenazen kalabalık olur. Bir de ahirette çekeceğin cezayı, bu dünyada çektiğin için cennetliksin diyebilirim. Bu işleri akıl etmen de sana yeter.
GEZELİM - GÖRELİM EKİBİ KABAKDAĞI’NDA
Kabakdağı Köyü’nün turizmdeki atılımını duyan ekip, salı günü köye geldi. Aynı anda Sayın Valimiz Kenan Çiftçi’nin de köyümüze gelmesi tam bir sürpriz oldu. Bir grup, Gezelim - Görelim ekibinden NURAY YILMAZ Hanıma köydeki meyvelerden elde edilen organik meyve sularının yapımını gösterirken diğer gurup vali beye köy meydanı ve müze evleri gezdirdi. Vali Bey, yeni yapılan Taş Camii’ni çok beğendi ve köy meydanındaki müze evlerin bulunduğu alanı düzenleme sözü verdi. Daha sonra vali Beye bitmiş haliyle ev otelleri gösterdik. Vali Bey EV OTELLER’E bayıldı ve yanındaki turizm müdürüne, “ bu ev otelleri eko turizm destinasyonunda arap turistlere pazarlayın” emrini verdi.
Daha sonra Vali Bey ve NURAY YILMAZ’ın ekibi ile OCAK 43’te buluştuk. ( Burası 8 odalı butik otel’in yapıldığı yer.” Burada seksen çeşit Gürcü yemeği sergilendi ve bu yemekler Vali Kenan Çiftçi, kaymakamımız Bekir Atmaca, Jan. kom. Bnb Halit Gülten, Turizm Müdürü Erkan Gülderen , DOKAP Müdürü Ekrem Yücel ve diğer misafirlerimize ikram edildi. Peşinden organik meyvelerin ve meyve sularının konulacağı cam kavanozların, Kapak Dizayn Yarışması’na geçildi. En güzel kapak dizaynı yapanın hediyesi verildi ve Vali Bey ekibi ile birlikte köyden ayrıldı.
Takip eden zamanda GEZELİM - GÖRELİM ekibine seyirlik Gürcü Düğünü oyunlarından 32 gaydaya geçildi. 32 gayda eski Gürcü düğünlerindeki oyunların tamamıdır. Düğün birinci oyunla başlar ve 32. oyun oynandığında biter. Nuray Yılmaz’a üç oyun FİDAYDA, TAMZARA ve ESTİ BUZYE sergilendi. ESTİ BUZYE tiyatral bir oyundur. Karşılıklı Gürcüce diyaloglar vardır. Bu oyunda küçük bir diyalog Güven Özel tarafından japonca sürpriz olarak yapıldı. Finalde NURAY YILMAZ ve ekibine de Gürcü yemekleri ikram edidi ve proğram bitti.
Böylece Kabakdağı Köyü fikir kulübü üyeleri bir organizasyonu daha başarı ile bitirmiş oldu.