BUGÜNLERDEKİ TV PROĞRAMLARI
Bugünlerde televizyonların haberlerinde, açık oturumlarında ve bir çok ara proğramlarında hep Balyoz Davası ile alakalı haberler izliyoruz. Hep haktan, adil yargıdan demokrasiden bahsediliyor ama adil yargı diye önümüze konanlara bakıyoruz. Aynı evrakta imzası olan iki kişiden biri beraat ediyor diğeri 16 sene hapis yatıyor. Balyaz davasına konu “ Plan harekatı” Kara Kuvvetlerinde (1.Ordu) yapılıyor. Kara kuvvetlerinden bir kişi tutuklu. Deniz, Hava, Jandarma Kuvvetleri onlarca tutuklu adam o sırada Türkiye’de değil ama Türkiye’deymiş de suç işlemiş gibi cezalandırılıyor. Olayla alakası Milli gemi, milli uçak, milli tank vs. gibi Türk ordusunun önemli projelerinin başındaki generallere ağır cezalar veriliyor.
Bunlar saymakla bitmez. Ama hangi TV. kanalını açsan bunları dinlersin. Sanki bize yutturmaya çalıştıkları demokrasi, adil yargı, hak hukuk gibi palavralarını dinlemek zorundayız..!!
SENİ DİNLEYECEĞİME (İSMAİL HANİGAZ HOCA)
Hanigaz Hoca arzuhalcilik yapmaktadır. Adamın biri yanına gelir mahkeme için dilekçe yazdırmak istemektedir. Hocaya beni dinler misin? der. Hanikaz hoca adama bakar, paran var mı der. Adam yok deyince Hanikaz Hoca adama, “oğlum seni dinleyeceğime radyoyu açar Muzaffer Akgün’den türküler dinlerim” demiş.
Ben yargıtaycıların televizyondaki haberlerini dinleyeceğime Hanikaz hoca gibi türkü dinlemeyi tercih ediyorum. Yargıtay haberlerine tepki koyanların tepkileri ise davulcunun osuruğu gibi kalıyor. (Davulcu davul çalarken osuruk atsa kim duyar) o misal..
İSMAİL HANİKAZ HOCA İLE
NAİL DERVİŞOĞLU
İsmail Hanikaz Hoca bir gün Nail Beyin seçim bürosunda oturmaktadır. Adamın biri seçim bürosuna dalar. Hocaya hakaret etmeye başlar. Hoca hiç istifini bozmaz. Vakur bir duruş sergiler. Nail Bey yerinden fırlar. Adama müdahale eder ve odadan dışarı çıkarır. Sonra hocaya dönüp, hocam “Aferin sana” ağırlığını gösterdin, karşılık vermedin der.
Aradan bir kaç gün geçer yine aynı yerde adamın biri Hanikaz hocaya sitem yollu laf atar. Bu sefer hoca bir celallenir bir celallenir adamın üstüne yürür. Oradakiler hocayı zaptedemez. Bu sefer Nail bey hocayı zor durdurur. Nail bey şaşırmıştır. Hocaya,” ne oldu sana hoca iki gün önce adamın biri sana hakeret etti ses çıkarmadın !!! “ deyince Hanikaz hoca “Bırak beni Nail buna gücüm yeter”der.
Bugün Türkiyenin duruşu Hanikaz hocanın güçlünün karşısındaki vakur duruşu gibi. AKP bir kan kaybederse var ya, bu milletin tavrı hocanın zayıf adama saldırması gibi olur.
CUMHURBAŞKANI HACCA GİTTİ
Cumhurbaşkanımız bu yıl hacca gitti ve Türkiye’de ilk defa hacca giden cumhurbaşkanı ünvanını aldı. Ama cumhurbaşkanımız, hacca devletin kendisine devlet işlerinde kullanması için tahsis ettiği uçakla eşi, avanesi ve korumaları ile gitti. Bu durum haccın ruhuna uymaz. Neden? Çünkü başkalarının imkanı ile hac etmiştir.
Bunu açarsak, bir insanın maddi gücü yerindedir ve hac etme zamanı gelmiştir; ama oraya gitmeye sağlığı el vermediği için gidemez. İçimde kalmasın diye sıhhati yerinde olan birine maddi olanaklarını sağlar. Onu vekil tayin eder. Vekil hacca gider, oradaki farizaları yerine getirir. Buradaki hac sevabı ve hacılık oraya giden vekile değil oraya gitmesi için imkanları sağlayan kişiye verilir.
Peki, şimdi ne oldu? Abdullah Bey’e imkanları sağlayan kim? Türkiye Cumhuriyeti Devleti hacı olur, bundan sonra resmi yazışmalarda ( T.C) yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti değil, HACI TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ olarak yazışmalar yapılmalıdır!!! Yani devletin verdiği imkanla hacca gittiği için Abdullah Bey değil “ devletimiz Hacı olmuş” oluyor.
Benzer şekilde birçok bakan, vekil, bürokrat devletin imkanlarını kullanıp hacca gidiyor, dönüşte nacı olduklarını sanıyorlar. Hac zamanı pek çok Mercedes otobüs de orada kullanılmak üzere Arabistan’a gider orada hacı adayları ile birlikte Mekke, Medine, Müzdelife, Mina’yı dolaşırhatta tüm dünya hacı adayları Zilhecce’nin dokuzunda Arafat’ta Vakfe’ye durup hacı olduğu zaman o otobüslerde aynı ortamda duruyor. ama Türkiye’ye dönünce o otobüslerin ruhsatına hacı Mercedes diye yazılmıyor. Bilmem ne demek istediğimi anladınız mı? Bir söz vardır, “ gönlünü yıkayıp, arıtmazsan bedava abdest alıp durma.”
ÇOK ŞAŞIRMIŞ....
Geçen gün sayın başbakanımıza cami çıkışında gazeteciler bir hava korgeneralinin bir de bir deniz tuğamiralinin istifa ettiğini söylediler. Sn. Başbakanımız da “çok şaşırdım...” dedi. AKP zamanında Genel Kurmay Başkanlığı yapıp yine aynı AKP zamanında çete kurmaktan Org. İlker Başbuğ’un müebbet hapise çarptırılmasına halkımız da çok şaşırmıştı. Bu demek ki, burası Türkiye, burada böyle şeyler olurmuş. Bunu da öğrenmiş olduk.
Ne demişler: Çocuklarınızı kuzu gibi büyütmeyin. İleride koyun gibi güdülmesinler. Demek ki, o havacı generalle denizci amirali anneleri kuzu gibi büyütmemiş.
YEŞİL CÜBBELİ BEYAZ SARIKLILAR
Türk Ordusu’nun generalleri, albayları, muazzafları, emeklileri darmadağın edildi. Şimdi sıra en alt kadrodaki er ve erbaşlara geldi. Onlara da, “çocuklar, bir yıllık askerlik sizlere yeter” dendi ve evlerine gönderiliyorlar.
Birgün adamın biri Hanikaz Hocaya, “ Hocam, düşmanlarımız diyormuş ki, “biz savaşta Türklerin tüfeğinden değil onların ardındaki yeşil cübbeli, beyaz sarıklılarından korkuyoruz. O hayaletler gelip bizi yeniyorlar” demiş.
Hoca bu sözlere çok kızar. “ Hadi canım, onlar düşman uydurması, Akılları sıra bizi sarıklılara güvendirip, askerlikten vazgeçirecekler” demiş.
Herhalde bu AKP’liler de Türk askerini dağıtıp, yeşil cübbeli, beyaz sarıklılarla savaşacaklar!!