DEMİŞ Kİ ŞEMS……
Ne demiş Mevlana ‘ya göre makamı var ve yokun üzerinde sayılan Şems_i Tebrizi:
“Bir an bekle, arkana dön ve
Unuttuklarını anımsa……
Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile,
Kırıldıysan affet çünkü hayat çok kısa…..”
Keza mutlak Şems de bilir ki insanoğlunun açtığı her yaradan mutlak hesap sorar Yaradan.
Elin batılı düşünürü, fizikçisi varsın bu duruma ciks isimler buladursun, adına olur olmadık Quantum diyedursun dünya dönüverir bu şekilde. Hele bir de iyilik etmişliğiniz varsa aynı mantıkla işleyen düzende mükâfatı da er ya da geç gelir elbet.
Velhasıl Şems_i Tebrizi’nin söylediklerinden hallice ünlü bir doktor günün birinde hastalanır. Hastalığı ender görülen bir hastalıktır ve ne yazık ki tedavisi de ancak yurt dışında yapılabilmektedir. Üstelik bu doktorun ilerlemiş yaşı ve mevcut sağlık durumu yurt dışına çıkmaya imkân vermemektedir. Yine kendisi gibi doktor olan genç öğrencileri ve hastanedeki meslektaşları hocalarının buna dayanamayacağını bildiklerinden onu kendi imkânlarıyla çaresizce hastanelerinde tedavi etmeye çalışmaktadırlar.
Tedavi iyi kötü, ağır aksak ilerlerken mucize gibi bir şey olur. Nasıl haber aldıysa genç bir doktor, sırf bu doktoru hastalıktan kurtarabilmek için yurtdışından hastaneye gelmiştir. Derken günler geçer. Tedavi bu genç doktorla birlikte ilerlemekte ve hastalanan doktor da hızla iyileşmektedir. Sonunda aylar süren tedavi nihayet son bulur. Doktor bu tedavi sayesinde mucizevî bir şekilde iyileşmiştir. Son tahlilleri için hasta yatağında son kez yatarken yanı başında onu kurtaran genç doktoru oturmaktadır.
Yaşlı doktor sevgiyle sımsıkı tutar minnet duyduğu kurtarıcısının ellerini ve kendisinin kadın doğum uzmanı olduğundan bahisle eskiden başına gelmiş bir olayı anlatmaya başlar. Kendisi henüz mesleğinin başındayken doğum yapacak olan bir hastasının bebeğinin engelli olduğunu anladığını ve insanların sağlam çocuklarından bile acımasızca vazgeçtiği bir dünyada onu ölüme terk etmeyerek çok zorlu şartlarda doğumuna ve hayata tutunmasına vesile olduğunu gururla anlatır ve “işte ben sanırım bu iyilik sayesinde hayatta kaldım, bu iyiliğim beni korudu” deyiverir. O bunu söyler söylemez de genç doktor diğer doktorun gözlerinin içine bakar. Yatağın başucundaki oturduğu yerden yavaşça kalkıp protezlerini çıkarır. Gerçekte belden aşağısı yoktur. Şaşkınlıkla ne olduğunu anlamaya çalışan halen yatmakta olan yaşlı doktora bakıp “işte o hikâyedeki çocuk benim ve bu yüzden buradayım” der.
Biz de tıpkı Şems gibi anlarız ki aslında her insan şarkılardaki gibi biraz romandır ve belki biraz da kahramandır. Harcadığı tek şey zaman olsa da elde kalan yine kendine dönüveren insanlığıdır.