ÖLÜMLERDEN ÖLÜM BEĞENİN
Geçen hafta sanat camiasından TUNCEL KURTİZ öldü. Hemen ardından sanatın diğer dalından tarihçi yazar TURGUT ÖZAKMAN öldü. Bir de benim çok üzüldüğüm geçen yıl Kaddafi öldü. Bu insanların ölümü, ölüm şekli, cenazesi, cenaze sırasında yapılan ritueller beni hep düşünmeye itmiştir.
TUNCEL KURTİZ öldü, naaşı Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’na getirildi. Orada bir takım konuşmalar yapıldı. Dikkat edin bunların ( Böyle cemaatin) ölüye faydası olmaz, zararı olur. Ölünün üç kulhüvalla bir elham’a ihtiyacı vardır, okumazlar, peşinden orada Beethoven’in opus bilmem kaç eserini piyanoyla ölüye çalarlar. ( Benzeri, İngiltere Prensesi Diana ölünce İngiliz şarkıcı Elton John piyano çalmıştı.) Sonuçta Tuncel Kurtiz bir Müslümandı; ama ona hristiyanlara mahsus bir tören yapıldı.
Sonra merhumun naaşı vasiyeti üzerine Balıkesir’in Çambel Köyü’ndeki evine getirildi. Cenaze evinde Kuran-Kerim okunabilirdi; ama faydasız cemaat evde de Beethoven şarkıları çaldı. Merhumun vasiyeti yol kenarında, deniz gören bir yerde gömülmek istediğiydi. Faydasız cemaat onu evinden aldı, dualarla kabire koyacağı yerde, “ Her yer Taksim, her yer direniş, her yer Tuncel, her yer Kurtiz” diye bağıra çağıra alkışlarla merhumu kabrine koydu.
Buraya kadar tamam. TUNCEL KURTİZ aydın, sosyal, demokrat bir adamdı. İstanbul’dan, Balıkesir’in Çambel Köyü’ne cenaze defnetmeye gelenlerin çoğu da aydın insanlardı.
Çambel Köyü’nde yıllardır yaşayan köylüler, hayatlarında böyle cenaze merasimi görmemişlerdir. Şehirden köye gelip, sloganlarla Beethoven müziği ve alkışlarla cenaze defnedenlere o köylüler prim verir mi? Siyasi partilerine destek verir mi? Yorumu size bırakıyorum.
KADDAFİ’NİN ÖLÜMÜ
Bir de başka bir ölüm olayına bakalım. Kıbrıs Savaşı’nda uçaklarımızın yakıtını veren, tüm araç ve gereçlerini hibe eden, müteahhitlerimize milyarlarca dolarlık iş veren, Erdoğan’a üstün hizmet madalyası veren Kaddafi linç edilirken son nefesinde ( Ben gözlerimle görmedim, kulaklarımla duymadım ama) “ Hiçbir şeye yanmıyorum ama Erdoğan’ın bu denli hainliğini hazmedemiyorum” demiş.
Kaddafi bu lafı söyledi mi? Veya kim duydu bilmem ama bildiğim bir şey var. Müslüman Türkiye’nin, Müslüman bir ülke olan Libya’nın yıkılması için haçlılarla beraber iş birliği yaptığını gördüm. Kaddafi’yi linç edenler Müslümandı. Kaddafi de Müslümandı. Peki Müslümanın müslümanı linç ederek öldürmesi hangi kitapta yazar!!! Bugün Suriye’de Müslüman, Müslümanın göğsünü yarıp, kalbini çıkararak öldürüyor. Yahut yerlere yatırıp boğazını koyun keser gibi kesip boğazlıyor. O Müslümana ne yapıyor sunuz desem İSLAM İÇİN CİHAT YAPIYORUM der. Bu yaptıklarının karşılığının cennet olacağını sanır. İslamda cihat kutsaldır ama böyle bir İslam, böyle bir cihat var mı? Bugün Türkiye’de yaşayan yaklaşık % 30 aydın da böyle bir islami davranışa hoş bakmıyor. Bu düşüncede olanlarla siyasi birliktelik sağlamıyor.
Yine başka bir cenaze olayına bakalım. Sanatın yazarlık dalından TURGUT ÖZAKMAN merhum ATATÜRKçü bir aydındı. Ölmeden kendi dalında bir çok eserler bıraktı. Bu karanlık dünyada eserleri ile insanları aydınlattı. Ve ufukta kayboldu. Cenazesi katafalka konmadı, alkışlarla, “ her yer TURGUT, her yer ÖZAKMAN “ diye bağırılmadı. Ardından Beethoven’in opus bilmem kaç parçası çalmadı. Sessizce bu dünyadan hayır duaları ile kalktı, gitti. Peşinden tanıyan tanımayan herkes “Allah Rahmet Eylesin “ diye uğurladı.
İşte üç ayrı ölümün özeti. Size göre hangisi ehven, siz karar verin diyorum.
FİNCANI TAŞTAN OYARLAR, KARTALA BÖYLE....
Gezi olaylarında Çarşı’nın tavrı hükümete karşı bir tavırdı. Hükümet anlamamış gibi yaptı ama gözlerini kıstı, kafasını hafifçe salladı, “görürsün” der gibi yaptı. Lig başladı, Kartal fırtına gibi uçmaya başladı. Ta ki, TT ARENA stadına kadar. Arena’daki olayları anlatmama gerek yok. Yalnız anlayamadıklarımı anlatmam lazım.
Maç tam bitti derken bir faul oluyor. Galatasaraylı futbolcu oyundan atılıyor; ama Kartal taraftarı sahaya dalıyor. Oyundan atılan Galatasaraylı, sahaya dalan Kartal. Ne olduysa Kartal’ın hocası bir kaç hafta inmemek üzere tribüne çıkarılıyor. Aradan biraz zaman geçince Kartal’ın Çarşı lideri ALEN MARKARYAN ‘ın kollarına kelepçe takılıp, içeri atılıyor.
Nereden, nereye, Hükümet doğrudan ne Kartala ne de Çarşıya bir şey dedi; ama sistem Balyoz’da, Ergenekon’da olduğu gibi sessiz ve derinden gitti. Ve Kartalı Antalya sahillerine cansız düşürdüler. Konu ne olursa olsun sistem hep aynı sistem. Sessiz ve derinden hınç alma sistemi...