MUTLU OLMADIĞIM ŞEYLER
HEM ŞAİR
HEM MÜLK SAHİBİ
HEM ONA BUNA BAĞLI
PARALI PULLU OLMAZ KARDEŞİM!
ŞAİRSEN
YAŞADIĞIN YERDE NE VARSA
SENİ NE MUTSUZ EDİYORSA
KİM NEYE NASIL KIZARSA
KİM NEYİ NİYE SEVERSE
NE DOĞRU BULUYORSAN
ONU YAZACAKSIN.
(Opr. Dr. Mehmet Yerebasmaz’a ait şiirin bir bölümü)
Sayın valinin bürokratlarıyla sabah erkenden toplantı yapması beni mutsuz ediyor. Ne şark devletlerinde ne de garp devletlerinde devletçiliğin ruhunda böyle bir şey yok. Ben bunda bir işaret seziyorum. Daha önceki vali ayakta işemeye karşı çıktı, başbakan danışmanı oldu. Bir savcı törende bayrak geçerken ayağa kalkmadı, yakında başsavcı olur. Cumhurbaşkanına köşkte başı ile selam vermesi gerekirken belden kırılarak selam veren general de muhtemelen 2020 de belden kırma Genel Kurmay Başkanı olur. Kardeşim Mehmet Yerebasmaz ne diyor? “Yaşadığın yerde ne varsa, seni ne mutsuz ediyorsa “ diyor ya! Yaşadığım yerde, yaşadığım ülkede böyle şeyler beni mutsuz ediyor...
GÜRCİSTAN’DA YAZARA VE ŞAİRE VERİLEN DEĞER
Bu hafta Gürcistandaydım. Bütün bulvarlara, meydanlara şairlerin, yazarların isimleri verilmiş. Sota Rustaveli Bulvarı, Marcanişwili Meydanı, Asatyanı Caddesi, Auto Moskoviç Caddesi gibi.. Veya Gorki Caddesi, Puşkin Caddesi gibi... Yazarlara, şairlere devlet değer vermiş. Bu iş Türkiye’de nasıl oluyor? Devlet, yazarlara, şairlere Silivri veya Hastal cezaevinde yer veriyor. İsimleri orada okunuyor. Veya devlet ihtilal yapıyor. İhtilalci Kenan Evren’in adı bulvara veriliyor. Devlet ihtilal yapıyor, ihtilalcilerin idam ettiği başbakan Menderes’in yıllar sonra adı bulvarlara veriliyor.
Fatsa’ya bakalım. Sami Yücel İlkokulu veya karakolu! Ne vermiş de adı buralara konmuş. 2-3 dönüm arsa bu mu? Veya Necati Çetinkaya İlkokulu. Necati Çetinkaya okul yapılırken Ordu’da vali imiş. Ne yapmış ? Veya Şehabettin Harput İlkokulu ne yapmış? O okul yapılırken Fatsa’da kaymakammış. Hepsi bu mu? Şair Eşref de Fatsa’da kaymakamdı. Onu bilen var mı? Yok...
GÜRCİSTAN’DA DEĞİŞİM VE YÖNETİCİLER
Gürcistan’a yaklaşık 23 yıl önce gitmiştim. Kapıların ilk açıldığı günlerdi. Dev gibi fabrikalar vardı, bacalarından duman tüterdi. Şimdi baktım, hepsi virane. Hiçbirinde hayat belirtisi yok. İnsanlar o zamanda fakirdi ama gelecekten korkuları yoktu. Şimdi hepsi mutsuz. Çoğu hem fakir hem aç, hem gelecekleri meçhul.
Eskiden II. Dünya Savaşı’ndan kalma kırık dökük yollarda Jiguli ( Bizdeki Murat 131) Volga marka arabalarla tıngır mıngır mutlu mesut gezerlerdi. Şimdi ise yine o II. Dünya Savaşı’ndan kalma o dökük yollarda Avrupa’nın ikinci el arabaları son sürat cirit atıyor. Gürcistan artık avrupa’nın ikinci el araç çöplüğü olmuş...
Gürcistan keşke kominizmle idare edilseydi. Kominizm sonuçta bir idare şeklidir. Değişti de ne oldu? HİÇ... İnsanların kafası değişemedi. Değişim ülkeyi yönetenlerin kafasında olmalı. Tiflis ve tüm Gürcistan şehirleri sabaha karşı yaşlı kadınlar tarafından çalı süpürgesi ile süpürülüyor da ülkeyi yöneten taş kafalı yöneticilerin aklına yol süpürme araçları almak gelmiyor. Fakirliklerinden değil de ufuksuzluklarından. Sonuç olarak garibim Gürcülerin eskiden hürriyeti yoktu ama karınları toktu. Şimdi hürriyetleri var ama karınları aç. Bu ülke tarih boyunca hep yönetilmiş. Harhalde onun için. Sanatçılar, fikir adamları yetişmiş ama yönetici yetişmemiş!!!
DİNİMİZİN KIYMETİNİ BİLİN
Bilinen bir fıkradır. Temel sıcak yaz gününde oruçlu. Susuzluktan dudakları çatlamış. Bir ağacın gölgesinde oturup buz gibi içecekleri yudumlayan Avrupalı turistleri görünce birisinin kulağına eğilmiş, “ ULA DİNİNİZİN KIYMETİNİ BİLİN “ demiş. Ben de şöyle yada böyle Türkiye’deki yaşam kalitesini beğenmeyenlere, “ bıdı bıdı etmeyin ”Gürcistan’a gidip oradaki insanları görün de Türkiye’nin kıymetini anlayın” diyorum. 130 yıl önce oranın bugünkü geleceğini görüp, buraya gelen dedelerimizden Allah razı olsun diyorum.