SAYIN KAYMAKAMIMIZA DUYURU
Fatsa Organize Sanayi giderek büyüyen Fatsa ekonomisine müthiş katkısı olan bir kuruluştur. Yolları yapılmış, etrafı çevrilmiş . Bir eksiği var, içerisinin ağaçlandırılması. Daha önce ufak bir çalışma yapılmış ama dikilen ağaçlar kurumuş. Orada daha profösyonel daha kapsamlı bir çalışma yapmak lazım.
Burada boş alanların iş makineleri ile düzeltilip, çimlendirilmesi sonra zemine uygun hızlı büyüyen veya büyük ağaçlar dikilmesi lazımdır. Eğer böyle olursa kısa zamanda organize sanayimiz bir üniversite kampüsü gibi olur. Orada çalışanlar da mutlu olur.
Daha önceki kaymakamımız Kaya Çıtak YUNUS EMRE köprüsünü yaptı, o bölgenin şeklini değiştirdi. Kendi gitti adı kaldı yadigar. Organizenin ağaçlandırılması. Yaparsanız Sn. kaymakamım sizin de Fatsa’da adınız kalır yadigar.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ FATİH SULTAN MEHMET
Şimdi yaşanmış bir olayı yazayım. Fatih Sultan Mehmet Han kendi adına bir cami yaptırmak ister. Ama kubbesinin Ayasofya Kilisesi’nin kubbesinden büyük olması lazımdır. Mimarı yetim Sinan’a cami yapmasını emreder ve o günün şartlarında caminin sütunlarını Mısır’dan getirtir.
Mimar Yetim Sinan ( Mimar Sinan değil) caminin sütunlarını diker, kubbeyi oturtur. Oturtur ama sütunlar uzun geldiği için sütunları tepesinden keser. Çünkü sütunlar uzun olursa kubbeyi tartmaz. Bir zelzele olursa kubbenin çökeceğini düşünür. İşin gerçeği budur ama!!!
Fatih birgün camiyi teftişe gelir. Bir de bakar ki, Mısır’dan getirttiği sütunlar kesilmiş. Fatih küplere biner. Mimar yetim Sinan ne dediyse Fatih’i ikna edemez. Fatih o hırsla Yetim Sinan’ın kollarını bilekten kesin diye emreder. Hemen mimarın kolları bilekten kesilir.
Mimar Fatihi o günün şeyhülislamına şikayet eder. Şeyhül İslam KISASA KISAS hükmünü uygular ve Fatih Sultan Mehmet’in de kollarının aynı yerden kesilmesini hükmeder. Kararın o güne göre dönüşü yoktur. Koca padişah araya aracılar koyar. Yetim Sinan’ın ölene kadar bütün masraflarını üstlenir, kollarını kurtarır.
Görüyor musunuz cihan padişahının o günün hukukuna saygısını...
Kendisi hakkında kollarının kesilmesi kararını verene “ sen kim oluyorsun, ben cihan padişahıyım” diyemiyor.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
Kanuni Sultan Süleyman da hukuktan korkardı. Onun zamanında Şeyhülislam Ebu suud Efendi idi. Tüm savaş kararlarında onun iznini alır, sefere öyle çıkardı. Yaptığı ıslahatlarda da şeyhül islamdan berat alır öyle yapardı. Gün geldi, devran döndü, ölüm onu da yakaladı. Ölmeden önce yanındakilere Şeyhülislam Ebusuud Efendiden aldığım izin kağıtlarımı sandukama ( mezara) yanıma koyun dedi. Koca cihan padişahının Allah indindeki korkusunu ve hukuka saygısını görüyor musunuz?
MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Avusturya seferine çıktı. Sefer sırasında ağır hareket ettiği için Viyana önlerine geç geldi. Savaş şartları paşanın aleyhine gelişti. Viyana kalesini düşüremedi. Payitaht ( İstanbul) zafer haberini bekliyordu. Beklenen haber gelmeyince bir gün paşa İstanbul’dan gelen cellatları otağında (Komutan çadırı) gördü. Meseleyi hemen anladı, padişah kellesini istiyordu.
Paşa celladına bakar. İki rekat namaz kılmak istediğini söyler. Sonra yerdeki halıyı işaret ederek, ” Beytülmaldır ( devlet malı) kaldırın kirlenmesin “ der. Sonra cellata döner, “ evladım tüm ustalığını göster. Bir vuruşta başımı gövdemden ayır, bana acı çektirme “ der. Sonra cellad paşayı infaz eder.
Paşa o günkü hukukun üstünlüğüne böyle boyun eğer. Osmanlıda hukuk buydu. İster padişah olsun ister paşa hukuka böyle saygılıydılar.
Günümüzde hukuk siyasi kadronun tasfiye mekanizması oldu. 50 yıldır bu iş böyle. Bunun iki yıl sonra değişeceğine inanıyorum. Bilim adamları iki yıl içinde insanlarda kafa naklinin yapılacağını söylüyorlar. Şimdilik maymunlar üzerinde yaptıkları denemede başarılı olmuşlar. İnşallah ileride insanlar üzerinde de başarılı olurlar.