Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk
ERZURUM KONGRESİ BİLDİRİSİ VE KARARLARI
5- Hıristiyan azınlıklara siyasal üstünlük ve toplumsal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez (Bildiri, madde 4)
6- Yabancı devletlerin güdümü ve koruyuculuğu kabul edilemez (Bildiri,madde 7) 7- Millet Meclisinin hemen toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis denetiminde yürütülmesini sağlamak için çalışılacaktır. (Bildiri, madde 8) Bu ilke ve kararlar, çeşitli şekillerde yorumlanmışsa da, temel nitelikleri hiç değiştirilmeksizin uygulanabilmiştir.Efendiler, biz Kongrede özetlediğim bu kararları ve bu ilkeleri saptamaya çalışırken, Sadrazam Ferit Paşa da ajanslarla birtakım demeçler yayımlıyordu. Bu demeçlere “Sadrazamın milleti curnal etmesi” dense yeridir. 23 Temmuz 1919 tarihli ajansla, dünyaya şunu ilan ediyordu: “Anadolu’da karışıklık çıktı. Anayasaya aykırı olarak Millet Meclisi adı altında toplantılar yapılıyor. Bu işlerin sivil ve askeri memurlarca yasak edilmesi gerekir.” Buna karşı gereken tedbirler alındı ve Millet Meclisinin toplantıya çağrılması istendi. Ağustos ayının yedinci günü kongre toplantısını kapatırken, kongre üyelerine: “önemli kararlar alındığını ve bütün dünyaya milletimizin varlık ve birliğinin gösterildiğini “ söyledim ve: “Tarih,bu kongremizi çok az görülebilen büyük bir eser olarak yazacaktır” dedim.
Sözlerimin yersiz olmadığını zaman ve olayların kanıtladığı kanısındayım, efendiler. Erzurum Kongresi tüzük gereğince, bir Temsilciler Kurulu seçmişti.
Efendiler, yeri gelmişken şunu bilginize sunayım ki bu kişiler hiçbir zaman bir araya gelip birlikte çalışmış değillerdir. Bunlardan İzzet, Servet ve Hacı Musa Bey’ler ve Sadullah Efendi hiç gelmemişlerdir. Raif ve Şeyh Feyzi Efendiler, Sivas Kongresine katılmışlar ve ondan sonra biri Erzurum’a, diğeri de Erzincan’a dönerek bir daha aramıza katılmamışlardır.Rauf Bey ve Sivas Kongresinde aramıza katılan Bekir Sami Bey, İstanbul’daki Millet Meclisine gidinceye kadar, bizimle birlikte bulunmuşlardır.
ERZURUM KONGRESİ’NDEKİ DURAKSAMALAR
Efendiler, söz arasında küçük bir noktaya da temas etmek isterim. Benim, bu Erzurum Kongresine üye olarak girip girmemem düşünülmeye değer görüldüğü gibi, Kongreye katıldıktan sonra da başkan olup olmamam üzerinde tereddüt edenler olmuştur.Bu düşüncede olanların düşüncelerini iyi niyetlerine ve içtenliklerine yormakla birlikte başka birtakım, kimselerin bu konuda içtenlikten büsbütün uzak olduklarına, tersine, kötülük amacı güttüklerine daha o zaman endişem kalmamıştı. Örneğin düşman casusu olup her nasılsa Trabzon ili içinde bir yerden kendini kongreye delege göstertip gelen Ömer Feyzi Bey ve bunun arkadaşları gibi. Bu kişinin hayinliği, sonradan Trabzon’daki ve oradan kaçtıktan sonra İstanbul’daki işleri ve davranışlarıyla kesin olarak anlaşılmıştır.
Kongrenin bitiminden iki üç gün önce başka bir tartışma da söz konusu olmaya başlamıştı. Bazı yakın arkadaşlarım, benim Temsilciler Kurulunda açık olarak çalışmamı sakıncalı görüyorlardı. Düşünceleri şu noktalarda özetlenebilir:
“Milli girişim ve çalışmaların bütünüyle milletten doğduğunu, gerçekten milli olduğunu göstermek gerekir. Böylece, girişimler daha güçlenir ve kimsenin kötü yorumuna ve özellikle yabancıların olumsuz düşüncelerine fırsat kalmaz..Fakat, tanınmış ve hele İstanbul Hükümetine, Halifelik ve Padişahlığa karşı baş kaldıran biri durumuna düşmüş; saldırı noktası olan benim gibi bir adamın, bütün bu milli girişimlerin başında bulunduğu görülürse, çalışmaların milli amaçlar yolunda olmaktan çok, özel bazı istekleri gerçekleştirmek için olduğu kanısına yol açabilir.Bunun için, Temsilciler Kurulu üyeleri, İllerle bağımsız sancakların seçeceği kişiler olmalıdır.Ancak böylelikle, milli bir güç gösterilebilir.”
Bu düşüncelerin yerinde olup olmadığını araştıracak değilim. Yalnız benimde, bu düşüncelere karşı olan düşüncelerimin dayandığı noktaların bazılarını sayayım: Her şeyden önce ben, ne olursa olsun, kongreye katılmalı ve onu yönetmeliydim. Çünkü zaman kaybetmeden, milli iradenin işler duruma getirilmesini ve milletin kendi başına silahını ve erdemli olarak tedbirler almaya başlamasını sağlamak gerektiğine inanıyordum. Bu temel ilkeleri benimsetip karara bağlatabilmek için Kongrede yönetici olarak çalışmayı ve üyeleri aydınlatmayı gerekli görüyordum. Nitekim de öyle oldu. Erzurum Kongresinin, daha önce açıkladığım ilke ve kararlarını herhangi bir temsilciler kurulunun uygulatabileceğine güvenim olmadığını açıkça söylemeliyim. Nitekim zaman ve olaylar beni doğrulamıştır.
-Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir. Bugünün gerçeklerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini sağlamaktır. O halde kadınlarımız bilgin olacaklar ve erkeklerin geçtikleri öğretim kademelerinden geçeceklerdir.Sonra kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirlerinin yardımcısı ve koruyucusu olacaklardır. (1923) M.Kemal Atatürk
-Devamı Haftaya-