NOVUS ORDO SECLORUM-15 (YENİ DÜNYA DÜZENİ)
Kürt Sorunu
Son bir haftadır ilginç şeyler yaşanıyor, güzel ülkemde. Aslında 'Yeni Dünya Düzeni' projesinin, son ürünü bu. Bu durum 1912 yılında, ABD başkanı Wilson'ın haritasında apaçık ortadaydı. Wilson İlkeleri'nin mucidi ABD başkanı Wilson, ülkemizi parça parça ayırmış. Güneydoğu için verdiği isim ise çok ilginç ama Kürdistan.
Planlar yapılmıştır fakat planını birileri bozar. 1912 yılında yapılan bu plan, 1919-1923 yılları arasında Mustafa Kemal Atatürk ve 'BİR' olmuş Türk milleti tarafından, bertaraf edilir. Fakat siyonist başkan Wilson ve devamında gelen siyonist başkanlar, hep bu haritayı hayata geçirmeye uğraşırlar. CFR (Dış İlişkiler Konseyi) Onursal Başkanı, David Rockefeller bir konuşmasında; ' Dünyada şuan 200 ülke var. Bu ülke sayısı oldukça az. En az 1000 devlet olmalı. Ve bu devletler uluslararası şirket sahipleri tarafından yönetilmeli. Eğer böyle olursa, dünyada özgürlük, barış ve demokrasi olur.' İlk önce Osmanlı İmparatorluğu dağtılır, içinden 25 ülke çıkar. SSCB ise dağılınca, bünyesinden 20 ülke çıkar. Yugoslavya ise, tam 8 ülkeye bölünür. Taktikleri hep aynıdır. Böl-parçala-yönet! İlk önce devletlerin içindeki aşiretleri ve etnik gruplarını bölüyorlar. Ardından devletleri parçalıyorlar. Ve ne kadar küçük parçalara ayırırlarsa o kadar kolay yönetiyorlar. İşte son zamanlarda, İlluminati yani, 'Yeni Dünya Düzeni' projesinin sahiplerinin, jargonunu demokrasi, barış ve özgürlük üzerine kurmalarının, ana sebebi budur. 'Yeter çektiğiniz. Biz size barış,özgürlük ve demokrasi getireceğiz!' dedikleri zaman ağa babalar, anlayın ki ülkeniz artık sizin değil. Yok olmaz demeyin. Irak ve Afganistan'da aynısı olmadı mı? Bu iki ülkede bizim gibi seçilmiş ülkelerdi. Onlar kendi oluşturdukları düşmanları SSCB yıkılınca, kendilerine yeni bir düşman belirlerler. Bu düşmanın adı İslam'dır. 11 Eylül saldırısını'da, Saddam Hüseyin mevzusunuda, Taliban'ın Afganistan'a lider yapılmasınında baş rolünCIA'dir. CIA'de, emirlerini İlluminati'nin bir kolu olan, CFR'den alıyordu.
Şimdi ise çanlar bizim için çalıyor. Diyarbakır mitinginin hemen sonrasında, İsrail lideri Netenyahu'nun özür dilemesi, orada aynı o günlerde Obama'nın olması, Filistin'e ambargonun kalkması, Hüseyin (!) Barrack Obama'nın, İsrail ve Siyonizmin kurucusu Thedore Herzl'in, mezarı başında diz çöküp, dua etmesi ve hemen peşinde kredilenme kurulundan BB+'ya yükselen kredi notumuzun, bu kısa zaman zarfına sığması, sadece bir tesadüf müdür? Yoksa miting sonrası, sırasıyla ağzımıza çalınan bal mıdır? Cevabınızı merakla bekliyorum.