GÖRÜNTÜYE BAK İÇERİĞİ BOŞVER
Van’daki ilk depremin yaraları sarılmadan, heman akabinde olan ikinci deprem, kayıpları, acıları daha da arttırdı. Cilalı ama sağlam olmayan binalara güvenenler, bu güvenlerinin bedelini canlarıyla ödedi. Ne yöneticilerin ne de mekan sahiplerinin önemsemediği çatlaklar, onlarca kişiyi enkaz altında bıraktı. Kimilerinin cinayet, kimilerinin doğal afet dediği bu yıkım, toplumumuzdaki dış cepheye verilen önemin, içi sağlamlaştırmaya hiç verilmediğini bir kez daha gösterdi.
Hep cilalı, hep renkli, hep caf caflı bir gösterişler silsilesinin içinde süregiden yaşamımız, binaların sağlamlığı gibi beyinlerimizin sağlamlığını da önemsemez bir halde değil mi? Bir milyon dolar olarak harcanana bir tadilatta, dışı alçıyla sıvanan bir yapı, içindeki çürükleri daha çok kapatmaya çalışırken, bu çürükleri düzeltmek için uğraşılsaydı, belki de bu yıkımlar olmayacaktı. Bir binanın sağından solundan kesilen kolonlarla, yeni işyerleri oluştururken, daha fazla kar etmek için, daha da gösterişli olurken, binanın temeli, daha da çok zayıflayıverdi. İskambil kağıtları gibi devrilirken tüm katlar bir bir, yanındaki binalar sapasağlam ayakta durabiliyorsa, görüntüye bak, içeriği boşver mantığının, hayatımızda önemli bir yer ettiğinin resmidir.
Hangi anlatılana, yeterince güvenebiliyoruz şu sıralar. Hangi istatistiki bilgi, beynimizdeki şüphelere son verebiliyor. Görünen başka, söylenen başka olunca, bilgiler de uçup giden dumanlar gibi kaplıyor her yeri. Sözlerin içeriği de, ruhumuzun içindeki değerler gibi gitgide anlamını yitiriyor. Gemisini yürüten kaptanların sardığı dört bir yanımız, hüzün içinde gelecek günlerinin hesabını yapıyor.
Kimse kapalı kapılar ardında yapmıyor artık yanlışları, açık ve sesli anlatımlarla çevriliyor tüm dolaplar. Çevrilen dolapların karşısında duranların ise, ne sesi ne soluğu çıkıyor artık. Sessiz olan ve konuşsa da sesi çıkmayan kalabalıklar, her yükün altında ezilirken, mutlu olduğuna inandırılıyor. Mutluyum, mutlusun, mutlu çekimleriyle aldatılan çoğunluk, sosyal paylaşım sitelerinde hayatlarını paylaşıyorlar. Yıkımlar, acılar ve umutlar hep sanal alemlerin sanal hesaplarında paylaşılırken; tüm yanlışlar gerçek alemlerde gururla salınmaktadır.
Aslında kafamız karışık, aslında her şey kaos içinde ve insanın bazen yazdıkları da o kaosdan nasibini alıyor. Böyle aynı konu içinde, bambaşka hayatlara dokunuveriyor yazdıklarımız.