BAŞKANLIK SEÇİMİ
23 Nisanda Başbakan’ın, kendi koltuğuna oturan çocuğa, ‘ister as ister kes yetki sende’ demesi, nasıl bir demokrasi hayali kurduğumuzu gösteriyor. Demokratik Başkanlık Sistemi. Başkan’ın geniş yetkilerini dilediğince kullanacağı, mecazi olarak ister asıp, ister kestiği bir demokratik düzen.
Bu düzenin Demokratik parlamenter sistemden daha iyi işleyeceği ve halkın daha yararına olacağı söyleniyor son dönemlerde ve ülkemiz kendisini A.B.D ile kıyaslıyor. Nedense, sürekli karışıklıklar ve darbelerle sarsılan diğer ülkelerle kıyaslamıyor da, dünyanın süper gücü bir devletin yönetimiyle, aynı olacağımız kanısına varıyor. Seçilenlerin demokrasiye bağlılıklarını hiç yitirmediği ve seçenlerin de sistem içinde, tüm sosyal haklarının ve demokratik haklarının sağlandığı Avrupa ülkelerinin dahi, kendilerine hiç uygun görmediği bu sistemi, bizim tasvip etmemiz garip geliyor insana.
Öyle ya, bizde ne kurumlar tam manasıyla işlevini yerine getiriyor, ne de vatandaşlar kendilerine sağlanan, sosyal ve demokratik haklardan faydalanıyor. Üstelik son dönemlerde tüm kurumlar arasında süregiden bir çatışma ortamı kendisini gösteriyor. Yolsuzlukların, adam kayırmaların, üstünü örtmelerin, had safhada olduğu bir ülkede, sistemi tamamen demokrasiden uzaklaştıracak bir arayış içine girdiğimiz söylenebilir.
Belki de bizim için en iyisi bu olabilir. Bir türlü ulusun egemenliğine dayalı, demokratik kurumları gereği gibi işleten, bir düzen kuramadık. Gitgide bozulan, karmakarışık olan ve içinden çıkılmaz bir hal alan bir sistemin içinde kalıverdik. Belki de demokrasiyi hazmedemedik. Tek adamların, bazı grupların söz sahibi olduğu ve onların istekleriyle şekillenen bir ülke, bize daha uygun olur kimbilir.
Aslında uzun zamandır, ne seçim siteminde ne de partilerin kendi içinde bir seçim özgürlüğünden bahsetmek pek mümkün değil. Parti Başkanlarının, dilediği gibi, dilediği kişileri seçtirdiği, üstelik bunun, partilerin en küçük birimleri olan ilçe teşkilatlarında başladığı görülürse, aslında tek adamların hakimiyetinin uzun zamandır başladığı düşünülebilir. İlçe teşkilatlarında bile, ilçe başkanının kendi delegelerini seçip, kendisini başkan seçtirdiği; parti başkanlarının genel kurullarda, yine kendisi için orada bulunan delegelerine, kendisini seçtirdiği bir sistemin, zaten demokratik olduğu söylenemez.
Bakanların, milletvekillerinin bile, her önemli kararı Başbakana bırakma tavırları, bir sözüyle sıraya grip kendisini tebrik etme yarışları, yanlış bir şey söylediklerinde azarlanmaları, aslında yeni sistemimizin iyi işleyeceğini gösteriyor.
Seçim zanlarında kendisini daha bir değerli gören sevgili vatandaşımız da, zaten herşeyin ithal edildiği bu ülkede, yönetim sisteminin de ithal edilmesine ses çıkarmayacaktır. Hayvancılık memleketi, tarım memleketi Türkiye; etini, sütünü, buğdayını, mısırını başka ülkelerden ithal edip karnını ancak doyurabiliyorsa, kendi yönetim sistemini de bırakma zamanı gelmiş demektir.