SAYIN VALİMİZ
SAYIN VALİMİZ
Bize göre bazı yanlı kişiler devlet yatırımlarına el atabiliyor. Gereksiz istinat duvarları, kayaların ve sert topraklı, yol kenarlarındaki şevlerin önlerine; gerekmediği halde yapılabiliyor. Bizim bildiğimiz ve şimdiye kadar: Elli seneden fazla yol yapımlarında tanık olduğumuz; ham yol, gitmesi planlanan mahale kadar gidiyordu. Bu arada yeni açılan yol tabanı iyice oturuyordu. Yolun üst kısmındaki şevde toprak uçuntuları oluyordu, yolun alt kenarındaki yığıntı toprak çöküyordu. Bunlar, grayderlerle tekrar tekrar temiz leniyordu. Bu arada açılmaya devam eden yol hedefine ulaşıyor zemin ve yolun üst ve alt şevleri iyice oturu-yordu. Çok istisnai olarak bazı yerlerde toprak bölünerek akmaya devam ediyordu. Bu durumda çok az bir yere istinat duvarı gerekiyordu. Şimdi bir istinat duvarı modası başını almış gidiyor. On liralık yol, devlete 100 liraya malediliyor. Buna ne para yeter ne de zaman yeter. Yani: Kaynaklar yok ediliyor... Israrla yok ediliyor. Güzergahta düz zemin varken bir nevi meyilli yerlere yöneliniyor. Dozer yolu açar açmaz hemen istinat duvarları yerleştiriliyor. Fatsa’nın İslamdağ Beldesinde bir yol kavşağı var. Mahalle yoluyla Niksar ve iç anadolu istikametine giden yolu ayırıyor. Tevatürsüz burada Ankara-İstanbul yol kavşağından fazla masraf var. Bir hatadır olmuştur diyoruz, bu uygulamaların ne biteceği var, ne tükeneceği... Irmak kuruyor, bunca yağmura rağmen su çok az. Şimdi bir de Korgan ilçesi su alacak. Bu kuruyan ırmağa köprü yapıldı akıllar durur. Tartışmasız altından Fırat nehri geçer. Biri bitmeden bir başka sorun çıkıyor. Otuz seneyi aşkın bu gazetede yazı yazıyorum. Beni bu kadar üzen bir olaya rastlamadım. Hükümetin gayretlerini görüyoruz. Bir TL. belki de bir altın lira kadar kıymetli. Hasede fesada karşı bir nevi ölüm kalım mücadelesi veriliyor. Bu şartlar göz önündeyken bu acımasızlık nasıl yapılıyor anlayamıyoruz.
Bu şaibeli duvar yapımı devlete çok büyük zarar veriyor. Adam devleti bir milyon TL. zarara sokuyor, kendisi de ancak 100 bin TL. yanlatabiliyor. Bu da insanları kat kat daha fazla üzüyor. Şimdi yeni bir sorun daha çıkıyor. İslamdağ Beldesi’nin girişinde bir köprü var. 1960 yıllarında yapıldı. O zaman ırmakta bugünün en az üç katı kadar su vardı. Hiçbir sorun olmadı. Bu Elekçi Irmağı yaylalardan gelen temiz kaynak sularını taşıyor. Taşkınların dışında temiz su taşır. Çevreden de insanlar temiz suları evlerine alıyorlar. Her geçen gün ırmak küçülüyor. Evlere alınan sular evin çevresinde tükeniyor. Bir daha ırmağa ulaşamıyor. Irmak da devamlı küçülmeye devam ediyor. Şu anda bu köprünün yıkılıp daha büyük bir köprü yapmanın hiç mantığı da yok... Ancak bu köprünün şöyle bir geçmişi de var.
Atmışlı yılların başında bu köprü, asıl yapılması gereken yere değil de ondan 500 metre kadar daha yukarıya yapılmıştı. Yol istimlaksız yapılıyordu. Aşağıdaki yol güzergahı daha değerli araziydi. Bir çok kişinindi. Yukarki araziler ise daha değersiz ve çok büyük ekseriyetle bizim aileye aitti. Yol şefi Eşref bey de babamla adaştı. Babamın adı da Eşref’ti. Yol şefi Eşref Bey iki ırmağın bitiştiği coğrafyalar sevilen yerlerdir. Buraya yeni bir şehir kurulmalı diyordu. Babam da bu fikri çok benimsemişti, bölge halkı da çok hevesliydi. Köprü yapılır yapılmaz küçük bir cadde oluşturulup evler yapılmaya başlanmıştı. Yol şefi Eşref Bey: İlerde bu köprü kendi yerine yapılır, sizin de şehrin iskeletini teşkil eden bir yolla bir köprü k35;rınız olur diyordu. Babam arazileri verdi yol yukardan geçirildi...
Şimdi yukarki köprüyü yıkıp yerine yenisini yapalım diyorlar. Bu tamamen yanlış. Köprüyü gerçek yerine yapalım demek ise işin en doğrusu. Bunu Vali Beyden rica ediyoruz. Devletin milyon TL. kaybı söz konusu. Bir de Kumru yolu en az 500-600 mt kadar kısalıyor. Sayın Valimizin işe el koyup bu yanlışı düzeltmesini rica ediyoruz. O bölgenin halkından bir insanım. Çevre halkının isteklerine tercüman olarak yazıyorum. Sayın Valimizin acilen işe el koyacağına inanıyoruz, saygılarımızı sunuyoruz...