KARİZMAYI ÇİZDİRME BAŞKAN!...
Ortaokulda okuduğumuz yıllardı. Bir gün yazılı oluyoruz. Hocamız soruları sorduktan sonra bize güvenini göstermek için bizlerin kopya çekmesini takip etmeyip, oturduğu yerde gazete okumaya başladı. Duvar tarafında Işıltan oturuyor, ortada ben, koridor tarafında İsmail. Bize güvenilir mi? Işıltan hemen kitabı çıkardı, dizine koydu. Başladı kopya çekmeye. Ben Işıltan’dan yazıyorum, İsmail benden yazıyor. Işıltan bana, biraz değiştir yaz dedi. Ben de İsmail’e değiştir yaz dedim. Çalakalem yazdık, yazılı kağıtlarını hocanın masasına bıraktık, çıktık. Tam onluk bir yazılı kağıdı.
Bir hafta sonra hoca yazılı sonuçlarını okuyacak not defterini çıkardı. Diğer cebinden üç yazılı kağıdı çıkardı masaya koydu sonra notları okuyor. Biz on bekliyoruz. Bizim notumuzu okumadı. Yazılı kağıtlarının üzerindeki isimleri okudu; ben, Işıltan, İsmail!!! Bizi tahtaya çağırdı. Dedi siz kopya çekmişsiniz. Biz hemen itiraz ettik. Ama hoca yemedi. Başladı kağıtları okumaya. Üçümüz de aynı yazmışız. Benim kağıtta sadece “Lar” o da neyse fazla yazıyor, diğer kağıtlar hep aynı. Hocanın kızdığı kopya değil. Biz o kağıtların üçünü de hocanın önündeki masaya üst üste koymuşuz. Hoca bu yaptığımız avanaklığa çok kızmış. Diyeceksiniz ne oldu? Hoca bizi bir dövdü bir dövdü valla insanlıktan çıkardı.
Bunu neden anlattım, teşbihte hata olmaz. Hüseyin başkanım Canik TV’de Onur Güngör ile program yapıyor. Onur bey başkana on dört soru sordu, başkan da cevapladı. Verdiği cevaplar “Ortada kuyu var yandan geç modeli.” Ben yanlışları gazetede yazdım. Aradan on gün geçti. Bu sefer Ordu’da Kanal 52 TV’ye çıktı. Baktım Kanal 52’nin programcısı Canik TV’deki soruların aynısını sırayla soruyor. Dosyalar da soru sırasındaki gibi üst üste konmuş. Başkan konuşurken gülmesi öksürmesi bile Canik TV’dekinin aynısı, tıpkı fotokopi gibi...
Başkanım 1876 yılında kurulan Fatsa belediyesi, başkanı makam arbasını işçiye borcundan dolayı ilk defa haczeden ziz değil miydiniz?
Orada belediye borç evrakını gösteren sizsiniz. Ama 2004 yılının mart ayının son iki haftasında yapılan belediye meclisi toplantısında belediye borç ibrasında faizi giydirilmemiş 3 trilyon alacak, 3.5 trilyon borç yazısı var. Bu resmi yazı, onu neden göster miyorsunuz?Aynı yıl güneş gazetesinde 8 trilyon borç devraldık diye demeciniz var. Peki 25 trilyon Mustafa ÇamaşR00;borcunu nereden çıkarıp İhsan amcanın borçsuz belediye bıraktığını söylüyorsun. 1994 yılının beşinci veya altıncı ayında Güneş gazetesinde bunun haberi var. İstersen miktarı çıkaralım. Mustafa Çamaş’ın sana bıraktığı su kuyularını TV’de inkar ediyorsun. Halbuki kuyuların yerini Türkçe anlatamadığım için Gürcüce gazeteye yazdım. Neden anlamak istemiyorsun?
Kimse kültür sarayının ihalesini bu seçim sırasında konuşmadı. Kimse balıkhane 3 trilyona yapıldı demedi. Kimse mezbahanın satışını söylemedi. Kimse binlerce kişiye senin oğlunu işe alacağım sözünü vermedi. Bunları programcıya yalandan sorduruyorsun, geç bunları başkan...
Bu olay bana yaşanmış bir hikayeyi anımsattı. Yavuz Akar abimiz gemide çok çalıştı, bir arkadaşı var. Gemiye gemici olarak yeni katılanlara başından geçen bir av hikayesi anlatır. Olay şu; tüfekte iki mermi var. Karşısında iki keklik duruyor. İki atmaya birini yerde birini havada vuracak ama tetiği keser merminin biri patlamaz. Bu sefer iki kekliğin yan yana gelmesini bekliyor, öyle vuracak. Yavuz abi bu hikayeyi onlarca defa dinlemiş bıkmış. Arkadaşı konuşurken, ranzada kitap okuyan Yavuz abi, ikide bir, bak ikisini birden vurma diye!!! söyleniyor. Dinleyenler bir şey anlamıyor. Ama arkadaşı tek mermiyle iki kekliği vuruyor. Yavuz abi ranzadan fırlıyor. Ben ikisini birden vurma diye demedim mi diyor ve arkadaşına girişiyor!!!
Yahu başkanım, lütfen sen de iki kekliği tek mermide vurduğunu anlatmaya çalışma. Sen bu şehrin şehrül-eminisin. Yani en emin adamısın. Başkanlığın karizmasını üç rey fazla alacağım diye çizdirme!!!